GÜNAYDIN

GÜNAYDIN,
bonjour, buongiorno, good morning, buenos dias, Доброе утро, guten morgen, buna dimineata, Jó reggelt kívánok, dzień dobry, 早上好, god morgen, おはよう….
Sabah uyandığınızda, gözünüzü açtığınızda, açıp da yakınınızda uzağınızda kim varsa, ona veya onlara günaydın derken henüz onlardan bir yanıt gelmeden o kısacık zaman diliminde kendi sesinizin yankılanmasını ve hafif bir irkilmeyle kendinize geldiğinizi düşünebiliyor musunuz?
Acaba diyorsunuz, siz demeseniz de ben diyorum, acaba bugün neler yaşayacağız, bugün yakın uzak çevremizde neler olup bitecek? Merak ediyorsunuz, ben öyleyim, merak ediyorum. Aslında merak birse korku iki. Haksız da sayılmam, biraz sonra imam, müezzin efendi sela okur, bilmem ne mahallesinde sakin, bilmem kimin nesi, şu kardeşimiz hakkın rahmetine … Bunları duyar duymaz gülerek pırıl pırıl doğmuş olan güneş bir anda batan güneş olur, asık suratlı bir hal alıverir, etraf kararır.
Canınız sıkılır, üzülürsünüz, yüzünüz ağlamaklı bir hal alır. Kahvaltı size atlanması zor bir hendek gibi gelir.
Hele o gazete var ya… eliniz gitmez, uzanıp okumaya. Merakınız baskın çıkar yine de, alır başlarsınız okumaya… Her bir haber aklınızı biraz daha zorlar. Olur mu, bu kadarı da olur mu dersiniz. Her şey akla ziyan.
Ağzınızın tadı kaçar, kendinizi yelkenleri pörsümüş bir teknedeymiş gibi hissedersiniz. İşe gitmek veya evde yapmanız gereken şeyleri yapmak zor gelir size. Kendiinizi. İsteksiz bir çaba içinde bulursunuz. Tekne için o rüzgar tümüyle dinmiş zorunlu olarak gacır gucur kürek çekeceksiniz.
O arada çorabının birini ayağına geçirir ötekini kaybedersin. Sağına bakarsın yok, soluna bakarsın yok. Tek ayakta çorap öteki çıplak, bir o odaya, bir salona, mutfağa banyoya…Topal topal dolaşır durursun. Sanki yer yarıldı içine kaçtı. Burnundan solursun. Oradan birisi seslenir, ne söyleniyorsun, bir şey mi kaybettin? Çorap, çorap dersin. Hiç yoktan suçu şeytana atarsın, şeytan sakladı dersin. Başka çorap olmaz, illa bu çorabın teki olacak. Dakikalar geçer, kahvaltı için fincanadaki çay soğur, buz gibi olur.
Sonunda o lanet çorap belki on kez bakıp da göremediğin yerdedir. Size alaylı gözlerle bakmaktadır. Hışımla ayağınıza geçirir sofraya oturursunuz. Neyse dersiniz, neyse…
Böyle başlarsınız güne. Kanatları bağlı kuş gibi. Rüzgarı olmayan bir denizde, bir teknede gibi.
Gün yaşanacak, iş hayatı böyle işte, akşama kadar el ense boğuşulacak….
Günaydın herkese, her şeye karşın günaydın.
Enseyi karartmak yok, nasıl da bulduk çorabın tekini… Buluruz yine her derdin bir çaresini.

12.05.2023

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.