F E T İ H
Her yıl 29 Mayıs günü Osmanlı Ordularının Doğu Roma İmparatorluğuna uyguladığı bir kuşatma hareketi sonucunda başkent Konstantinopolis’i ele geçirmesi bayram havası içinde kutlanmaktadır. Bu yıl İstanbul’un Türklerin eline geçişinin 567. yılı.
Geçen yıllardan farklı olarak T.C.’nin kuruluşunun ilk harcının atıldığı 19 Mayıs günü unutulup, unutturularak 29 Mayıs tarihinin cuma gününe rastlaması da dikkate alınarak Coronavirus Salgınında toplu namaz kılma gösterisi ve başkaca benzer faaliyetler yapılması planlanmıştır. Bu amaçla birçok kentte mehter marşları çalınmakta, dini okumalar yapılmaktadır.
Sultan II. Mehmet’in çok önemli diğer bir çok özelliği bir yana itilerek askeri dehasının altı çizilmektedir. Türkiye içinde fetih günü veya haftası olarak kutlanan bu olay Avrupa ülkeleri için bir düşüş günü olarak anılmaktadır.
Nedir fetih, fetih ne anlama gelmektedir?
Fetih, uluslararası hukuk kuralları kapsamında değerlendirildiğinde bir savaşta kazanan devletin yenik devletin topraklarını ele geçirmesi anlamına gelmektedir. İlhak edilen toprak üzerinde yenen devletin egemenlik hakkı kurmasıdır.
Bir olayın “FETİH” olarak değerlendirilebilmesi için
a) Fetih edilecek bir yerin, bir arazi parçasının olması gerekir. Örneğin bir kalemin, bir giysinin fethi söz konusu olamaz.
b) Fethedilecek yerin bir başkasına ait olması gerekir. Örneğin 1453 yılında İstanbul’un fethi gibi.
Ama 1922 yılında işgal kuvvetlerinden İstanbul’un kurtarılması bir fetih değildir. Aynı şekilde o güne kadar hiç kimsenin, hiç bir devletin mülkiyet, egemenlik iddiasında bulunmadığı bir toprak parçasının işgali de bir fetih değildir.
c) Fetih için iki veya daha çok taraflı bir savaş gerekir.
Savaş olmaz ise fetih olmaz.
d) Fetih için zor kullanılması gerekir. Anlaşarak fetih olmaz. Örneğin Alaska ‘nın Rus Çarlığı tarafından Birleşik Devletlere belli bir para karşılığında devredilmesi fetih değildir. Benzer şekilde bir arazi parçasının geçici veya belli bir süreliğine başka bir ülkeye kiralanması veya üs olarak kullandırılması fetih sayılmaz.
e) Fetih için fetih uygulayan devletin bu yerde kalıcı olarak bir egemenlik tesis etmesi, mülkiyet hukukundan doğan haklarını kullanması gerekir.
Fetih kavramı, güçlü ve egemen devletlerin istedikleri zaman ve uygun gördükleri devletlere karışı savaş açmalarını ve askeri üstünlükler yoluyla toprak ve başka kazançlar elde etmelerini haklı sayan eskimiş bir anlayıştır. Bu anlayış ve kuralların geçerliliği, 20. yüzyılda saldırı savaşlarının uluslararası hukuka aykırı bulan ilke ve anlayışın gelişip yerleşmesiyle büyük ölçüde geçersizleşmiştir
Milletler Cemiyeti Sözleşmesi, savunma amacı dışındaki savaşların haksızlığının kabulü, savaş suçlularını yargılamak üzere oluşturulan uluslararası askeri mahkemelerin kuruluş yönetmeliği ve kararları, giderek BM Antlaşması karşılıklı deklarasyonlar, alınan kararlar artık fetih olaylarının önünü kapatmıştır. Saldırı savaşının hukuka aykırı sayılması, bu tür savaşların sonuçlarının yasal geçerliliğini de ortadan kaldırır.
Türkiye benzeri başka bir çok ülke de geçmişlerinde bir çok arazi parçasını egemenlik alanlarına katmıştır. İnsanlık tarihi bir üretim aracı olarak toprakların, kara ve denizler üzerindeki egemenliğin el değiştirme tarihinden ibarettir dersek çok yanlış olmaz.
Elbette tarihi bir olay olarak bu günlerin anlam ve önemi çeşitli şekillerde inceleme, araştırma, panel ve sempozyumlara konu edilebilir ama bunun bir bayram havasına dönüştürülmesi ister istemez başka ulus ve toplulukların da tepkilerine neden olabilir.
İstanbul Doğu Roma İmparatorluğunun tarihe karışmasıyla birlikte artık Türklerin bir yurdu olmuştur. 2. Anayurdu olmuştur. Bu tarihi vakıayı her yıl gündeme getirmek anayurt gerçeğini de tartışmaya açmak anlamına gelir. Kaçınmak gerekir. Eğer kutlanacak bir şey varsa yabancı güçlerin Kurtuluş Savaşı sonrasında İstanbul’u terk edip gittikleri gün , 6 Ekim bir kurtuluş günü olarak kutlanmalıdır. Bu çok daha anlamlı olacaktır.
Ancak bizim dışımızda hiç bir ulus veya topluluk tarihte elde ettiği bu egemenliklerini ala ile vala ile kutlamamaktadır. Ancak haksız bir savaşı sona erdiren günler, kurtuluş günü olarak hiç kuşkusuzdur ki; hep kutlanacaktır. Kanımca ileriki yıllarda bu kutlamalar bir saldırganlık manifestosu olarak kabul edilip BM tarafından kınanabilir. Giderek bu kınamalar Uluslararası cezai ve hukuki yaptırımlara da konu yapılabilir.
Osmanlı devleti fethetttiği ve kendisine başkent yaptığı bu kenti saray çevresinde ve birçok resmi yazışmasında Konstantinopl olarak adlandırmaya devam etmiştir. 29 Mayıs günü bir fetih günü olarak kutlanmamış ve bir şenlik düzenlenmemiştir. II. Abdülhamit döneminde bir kereliğine bir kutlama yapılmış ancak bir daha tekrarı olmamıştır. Cumhuriyet döneminde de ilk kutlama 1953 yılında Demokrat Parti iktidarı döneminde yapılmıştır. Bu tarihi notun da bilinmesinde yarar olduğunu belirtmek gerek.
Bu yıl özelinde Diyanet İşleri Başkanı tarafından kılınacak namazlarla birlikte camilerin fethedileceği, fethinin gerçekleştirileceği yolunda bir açıklama yapılmıştır. Camilerimiz herhangi bir yabancı istilacı gücün işgali altında değildir. Başka bir ülkenin egemenliğine de ait olmadığına göre bir fetih harekatına konu edilmesi söz konusu olamaz. Bu camilerin inşa edildiği toprakların tamamı tarihte II. Mehmet tarafından fethedillmiş ve bu nedenle de bu padişaha Fatih unvanı verilmiştir. Bir kez daha fethedilmesine gerek yoktur, böyle göstermelik bir hareket sonrasında da kimseye fatih unvanı verilemez. Eğer bu açıklamayı yapan kişiler böyle bir zafer ve peşinden unvan arıyorlarsa kendilerine başka bir meşgale bulmaları gerekir.
aCp