ETİYOLOJİ Nedir, ne işe yarar?

 

ETİYOLOJİ

Nedir, ne işe yarar?

TDK sözlüğüne göre etioloji Yunanca (aitia neden, logos söz) –> nedenbilimdir.
Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı adlı sözlüğünde etiyolojiyi tıpta bir hastalığın nedenlerinin incelenmesi olarak tanımlamıştır. Sözcük dilimize Fransızca étiologie sözcüğünden alınmıştır. Bu dile de Eski Yunanca, αιτιολογία/ aitiología kavramından devşirilmiştir. Aitia: sebep, sorumluluk ve logos bilgi sözcüklerinden belirlemek, belirleyici olmak ekleriyle alınmıştır.

Aşağıdaki sınıflandırma sağlık mesleği ile uğraşanlar için yapılmış.

Aeitia + logos/ aetiologia/ Nedenbilim

Benzer bir araştırma, inceleme ve sınıflandırmayı bu ölçütler içinde yapsak ne olur? Örneğin ekonomi ile ilgili sorunlar, örneğin uluslararası ilişkiler vb. ları gibi.

C:\Users\tosh\Downloads\etiloloji.jpg

Bu tabloda yer alan ama günlük konuşmalarımızda olmayan terimlerden bazılarının dilimizdeki karşılıkları:

Ekstrensek/ extrinsèque: Dış etkenler, dıştan gelen, dış kaynaklı etkenler
Entrensek / intrinsèque: İç etkenler, içeriden gelen, iç kaynaklı etkenler
İdiopatik/ idiopathique: Eski Yunancada πάθος pathos genel anlamda duygu veya duyulan acı anlamına gelmektedir. Idio sözcüğü ise cahil, budala, çevresinde olup bitenden habersiz anlamındadır. Idiot sözcüğü sosyal psikolojide yeterince gelişmemiş, aptal anlamında kullanılmaktadır. Buna göre idiopatik garip bir acı anlamına geliyor. Bu kavram çağdaş tıpta “nedeni bilinemeyen bir hastalık veya bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan durumu anlatmaktadır.
Bir de hekimlerin kendi aralarında konuştukları popüler bir deyim, bir kısaltma vardır. DA Sendromu: Doktor Anlamaz Sendromu.

İatrojenik/ Iatrogenic/ iatrogène (ique): Doktor kaynaklı nedenler. Sağlık personeli tarafından yapılan tedavi sırasında oluşan ve istemeden ortaya çıkan beklenmedik bir durumu anlatmak için kullanılmaktadır.

Konjenital, dilimize, daha doğrusu tıp dilimize Fransızca congénital sözcüğünden alınmıştır. Doğuştan gelen anlamındadır. Latince congenitus birlikte doğmuş anlamındadır. Sözcüğün yapısı: Latince genitus sözcüğüne Latince (con+) ve (+ alis) önek ve sonek takılarak bulunmuştur. Fransızca “g” harfi “j” olarak okunduğundan dilimize konjenital şeklinde okunuş şekliyle girmiştir. Tıp dilinde doğuştan gelen hastalıkları anlatmak için kullanılmaktadır.

Kalıtsal: Fransızcadaki héréditaire sözcüğünün karşılığıdır. Ana babadan, soydan (Arapça Irsi) çocuğa kalan(miras) fenotip ve genotip özellikler anlamınadır. Albino ile cilt ve saç rengi genotip ve fenotipe örnek olarak gösterilmektedir.
Bu karşılaştırmada konjenital ile kalıtımsal kavramları arasındaki nüans ise birinde genlerin öne çıkması diğerinde hamilelik sırasında iç ve dış etmenlerin öne çıkması olarak tanımlanmaktadır.

İmmünolojik/ immunologique: Bağışıklık sistemi ili ilgili. Buna bağlı hastalıklar.
Dejeneratif/ degenerative: Dokuların normal yapılarının bozulup normal işlevlerini yerine getiremeyecek bir duruma gelmeleridir.

Etiyoloji kavramının sağlık bilimleri ile ilgili olarak bağlarını özetle bu şekilde anlattıktan sonra naçizane kendi önerimi sunmak istiyorum. Kavram başlangıçta ve günlük konuşma dilimizde “ nedenbilim” anlamına geldiğine göre aslında bir tıp terimine sonradan bir yamanma, onların terimini kapma, kullanma olarak nitelenemez, nitelendirilemez, diye düşünüyorum. Nitekim TDK 1966 basımı sözcüğünde kavram tıp ile ilgilendirilmemekte ve sözcük nedenbilim olarak tanımlanmaktadır. Etiyoloji konusundaki tıp tekelini kırmada kanımca bir sakınca bulunmamaktadır.

Buradan ulaşmak istediğim sonuca gelince, incelediğim bu tablodaki “Hastalıkların Etiyolojik Faktörleri” başlığını “Sorunlarımızın Etiyolojisi” olarak veya nedensellikleri şeklinde değiştiriyorum.

Sorunlarımızın nedenlerini ve bu nedenlerin kökenlerini bu tabloda olduğu gibi İç ve dış kaynaklı olarak ayırabiliriz.

Dış kaynaklı olan etkenleri yerel ve yeraltı coğrafya ve iklimsel özellikler, flora ve fauna özellikleri, tarihten ve yaşadığımız toplumun ilişki içinde olduğu diğer toplumlardan kaynaklanan nedenler, komşuluk ilişkileri vb. ları olarak ayrı başlıklar altında toplayabiliriz.

İç kaynaklı etkenleri de yaşadığımız toplumun dili, tarihi, kültürü, arkaik geçmişi, mitolojisi, dini ve efsaneleri, töre, hars, anane ve gelenekleri şeklinde incelenebilir.

Toplumun bir arada birlikte yaşamasına ilişkin isteği, kuruluş yasası, yazılı olmayan ahlak, görgü gibi toplum kurallarını yine bir ayrı başlık altına alınabilir.

İnceleyerek bir sonuca varamadığımız, sınıflandıramadıklarımızı da ayrı bir yerde inceleyebiliriz.

Bu sınıflandırma bir anlamda sahip olduğumuz varlık ve kaynakların bir envanteri gibi olacaktır. Bundan sonra bu nedenlerin arasındaki ilişkileri bütüncül bir çerçevede değerlendirerek daha kapsamlı ve daha tutarlı sonuçlara ulaşılabilir diye düşünüyorum. Hiç kuşkusuz bir sonucun tek değil birden çok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenlerden biri veya birkaçını görmezden gelerek doğru ve yerinde bir sonuca ulaşılamayacağı gibi o sonuca etkili nedenlerin sonucun ortaya çıkmasındaki paylarını, korelasyonunu da göz önünde tutulmalıdır. Elbette olayın geçtiği konjonktür de bu değerlendirmelerde yer alacaktır.

Değinmeye, bir ucundan irdelemeye çalıştığım bu konu elbette değerli hocamız Tınaz Titiz’in uzun yıllardır üzerinde çalıştığı Sorun Çözme Kabiliyeti, Kök Sorun, Hayalet Sorun ve Gizli/Saklı içerik başlıklarını akla getirmektedir. Bunların etiyoloji konusu ile birlikte düşünülmesinin yararlı olabileceği kanısındayım.

Saygılarımla…

Ali Can Polat
18.06.2022

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.