SELENE’ nin YÜZÜ KIZARIYOR.

 

 

 

 

S E L E N E ‘ nin Y Ü Z Ü K I Z A R I Y O R.

Dün gece Latmos Dağlarının tepelerinden eteklerine, Bafa Gölünün kıyılarına kadar dolanıp durdum. Selene’yi gördüm. Yanında Endymion’u göremeyince biraz içim burkuldu. Ne oldu, aralarına bir kara kedi mi girdi diye kuşkulanmaya başladım.

Selene’ nin yüzü solgun hatta biraz da kızarıktı. Helios ilk ışıklarını yeryüzüne taşımaya başladığı için yüzünü yeterince göremiyordum. Biraz daha yanaştım.

Kız, bu ne hal diye çıkıştım. Endymion nerede, söyle bana kavga mı ettiniz dedim. Yok, dedi. kavga falan etmedik. O aşk sarhoşu şimdi şu kayanın kovuğuna girdi, uyuyor, horlamasını duymuyor musun, dedi. Gerçekten de kayaların duldasında patlayan Zephyiros’un nefesinin arasında gümbür gümbür horlama sesleri geliyordu.

Eeee dedim, o başladı anlatmaya. İçlenmişti, dokunsam ağlayacaktı.

Dedi, siz, insanlar nasıl varlıklarsınız? Bu ne bitmez tükenmez hırs, bencillik.
Her yeri kirletiyorsunuz. Ne kendinizin ve ne de çocuklarınızın geleceğini düşünmüyorsunuz.

Biliyorum sizler ölümlüsünüz. Bir gün çekip gideceksiniz. Bu yerler yine bizlere kalacak. Ama sizlerin yakıp yıktığınız, kirletip pislettiğiniz bu yeryüzünü eski haline getirmek için bizlere ne çok görev düşecek. Şimdi onları düşünüyorum da içim daralıyor. Hiç bir sorumluluk duygunuz yok.

Sizlerle aynı gezegeni paylaşmaktan sıkıldım, elimden geldiğince uyarılarda bulundum. Dinleyeniniz yok. Themis teyze onca çaba harcadı ama bir sonuç alamadı.
Siz insanlara gönül vermekten kendime kızıyorum. İçimin kızarıklığı yüzüme vurmuş olmalı ki; yüzüm kızarıyor. Siz insanlardan utanıyorum.

Yüzüm hastalıktan değil utanmaktan kızıla dönüyor.

Söyleyecek bir şey bulamadım…
aCp
25.06.2021

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.