HERKES HERKESİ SEVMEK ZORUNDA DEĞİLDİR
HERKES HERKESE SAYGI DUYMAK ZORUNDADIR
aCp
Saygı duyulmayacak insanlar var. Onlara ancak tahammül gösterebiliriz.
ZD
Saygı duyulacak veya duyulmayacak kararını kim takdir edecek. İnsanların var olma ve varlığını bildiği gibi yaşama hakkı doğuştan vardır. Bu hakka herkesin katlanması, tahammül etmesi değil saygı duyması gerekir. Bazı insanları ve kimi davranışlarını beğenmeyebiliriz, sevmeyebiliriz ama onların haklarına saygılı olmak zorundayız. Katlanmak, tahammül etmek denen kavramın her zaman bir sınırı vardır. Sabır taşı örneği gibi. Yarın taş çatladı senin yaşama hakkına son veriyorum noktasına rahatça gelinebilir. Bu çok tehlikelidir ve kaosa yol açar. Örneğin dar ül harb ve dar ül İslam anlayışı budur. Sana herhangi bir nedenle tahammül ediyorum sen de bunun karşılığı olan haracı, cizyeyi ödeyeceksin veya kelleni vereceksin gibi. Hatta dar ül harb için istenilen yer ve zamanda ganimet yasaları uygulanacak, onlar köle yapılacak ve malları da müsadere edilebilecektir. Bundan daha kötü bir şey olamaz. Bir kişi veya kurum ya da kurula böyle bir yetki verildiği anda kıyamet kopar. Eğer tarihte belli sürelerle bu kıyamet kopmadıysa veya ertelendiyse zorbalıkla o düzen sağlanmıştır. Zor kalkınca güç zayıflayınca işler değişir.
Bunun yerine kişilerin ve halkların, toplulukların self determinasyon halkları kabul edilirse, rızaya bağlı bir düzen sağlanır. Herkes bir huzur ortamına kavuşur.
Toplumda kişilerin inanç dünyalarına tahammül değil saygı göstermenin adı laisizmdir. Herkes istediğine inanacak veya hiçbir şeye inanmayacak, herkes istediği gibi özgürce yaşayacaktır. İnsanların haklarının kesişme noktalarında da toplumun hukuk kuralları uygulanacaktır.
Saygılarımla…
aCp