SEÇMEN TERCİHLERİ

SEÇMEN TERCİHLERİ

Genel ya da yerel bir seçimde, erken ya da zamanında yapılacak olan bir oylamada seçmen tercihlerinin ne yönde olacağı, seçime katılan kişilerin veya siyasi partilerin hangisinin ne kadar oy alacağı her zaman büyük bir merak konusu olmuştur. Yurttaşların bu meraklarını giderebilmek için tarafsız kuruluşlarca seçim tarihi yaklaştıkça zaman zaman kamuoyu yoklamaları yapıldığı gibi seçime katılacak olan siyasi partilerce de birçok anket yaptırılmaktadır. Bu anketlerin birçoğunun da propaganda amaçlı ve taraflı oldukları bilinen bir gerçektir. Yapılan kamuoyu yoklamalarının, anketlerin belli kuralları vardır. Bunlar genellikle örnekleme yöntemiyle çalışırlar ve ellerindeki önceki yıllar istatistikleri ile elde ettikleri verileri karşılaştırıp aralarında oranlamalar yaparak bir öngörüde bulunurlar. Öngörülerin doğal olarak bir kesinliği yoktur ama seçmen eğilimini göstermesi bakımından da önemlidir.

Bir seçimde seçmen tercihlerini belirleyen faktörler arasında seçmen profilinin özelliği kadar ülkenin içinde bulunduğu ve yaşadığı iç ve dış dinamiklerin de önemi büyüktür. Seçmenlerin veya adayların istekleri ve beklentileri her zaman ikinci planda yer alır, alması gerekir. Doğruya yakın öngörüler bu duygulardan bağımsız olarak yapılan çalışmalarla sağlanabilir.

Ülkemizde seçmen profilini oluşturan etmenler: a) Seçmenlerin seçime gösterdikleri ilgi b) Seçmenlerin demografik yapısı, yaşları, yurttaşlık statüleri,  c) Ülkedeki veya o seçim bölgesindeki eğitim durumu d) Halkın töre, gelenek ve göreneklerine bağlarının güçlü olup olmadıkları e) Seçmenlerin dinsel ve mezhep bağları f) Seçmenlerin etnik yapısı.

Seçime girecek ülkenin dış dinamikleri: a) O ülkenin dünyadaki uluslararası kuruluşlara olan üyelikleri b) Diğer devletlerle ve özellikle komşu devletlerle olan antlaşmalar ve üstlenilmiş olan yükümlülükler c) O ülkenin yakın geçmişinde yaptığı savaşlar, elde ettiği politik başarı ve başarısızlıklar. d) Ülkenin dış ekonomim bağlantıları. e) Ülkenin ekonomik bağımsızlığını etkileyen enerji, hammadde ve teknolojik dışalımlar. f) Dış borçlar ve kredi bulma zorluk veya kolaylıkları.

Seçime girecek ülkenin iç dinamikleri: a) Ülkenin çağdaş, uluslararası gelişmişlik ve kalkınmışlık seviyesindeki yeri, b) Ülkenin coğrafi yapısı, iklimi c) Ülkenin bağlı olduğu ekonomik sistem d) Ülkenin anayasal yapısı ve yönetim şekli e) Seçmenlerin yaşam tarzına ilişkin alışkanlıkları f) Seçime katılacak adayların seçmene vereceği güven duygusu.

Bunların ağırlıklı ortalaması doğru belirlenip birlikte değerlendirildiğinde seçmenin tercihleri küçük yanılma payları ile ortaya konulabilir.

Ülkemizde 1946 yılında başlayan çok partili seçimlerden bu yana seçmen eğilimlerinin omurgasını oluşturan birincil ögenin seçim değil geçim derdi olduğunu söyleyebiliriz. Böyle olması da doğaldır. Diğer etmenler ile bunlar birleşince sonuç ortaya çıkmaktadır. Seçmen öncelikle geçim derdine bir çözüm arayışı içindedir. Halkımız yarını, yarınları düşünemeyecek kadar geçim derdinin boyunduruğu altına girmiştir. Elbette yükselen din ve mezhep propagandaları, ayrıca etnik ayrımcılıklar kendine çok taraftar toplamaktadır ancak bu taraftar kitlesi akşam olup herkes evlerine dağılınca gerçeğin acı yüzüyle karşılaşmaktadır. Kaynamayan tencere, yanmayan soba ve ödenemeyen borçlar listesi bir kurşun gibi ağırlığını duyurmaktadır. Çalıyor ama çalışıyor. Elbette bal tutan parmağını yalar tarzındaki tekerlemelerin hiç biri soruna çare olmamaktadır. O gün için kapıyı çalacak kişinin getireceği bir seçim rüşveti oyun rengini rahatça değiştirebilir. Özellikle evin yönetiminde sorumluluğu üstlenmiş olan kişinin işsizliği, iş bulmada karşılaştığı zorluklar bir de eşitsizlikle, adaletsizlikle birleşince çözüm ışığının göründüğü noktaya doğru bir akış olacaktır.

Seçime katılacak partilerden iktidarda olanlar koltuklarından hiçbir şekilde kalkmak istememekte muhalefettekiler ise he pahasına olursa olsun iktidar koltuğuna oturmak istemektedirler.   Ülkenin ve insanların yarınlarını yok sayarak günü kurtarmak amacıyla yapılan ölçüsüz, plansız programsız vaatler ve bu vaatlere inananlar oyların yönünü bir ölçüde etkileyecektir.

Böyle bir durumda halk için, halktan yana politika yapanların halka gerçeği tüm çıplaklığı ile anlatmaları, bu zorlukları aşmak için ayakları yere sağlam basan, güven veren bir plan ve programı aynı sorumluluk anlayışı ile ve tutarlılıkla anlatmaları gerekmektedir. Seçim çalışmalarını seçim takvimi ile sınırlı saymamak ve bir sonraki seçimi de düşünerek adım atmak gerekmektedir. Karşı tarafın bozucu propagandalarına karşı donanımlı olmak ve yine gerçeklerden hareket ederek halka doğruları anlatmak gerekmektedir.

Politikada retorik elbette önemlidir ama retorikten daha önemli olan plan ve programdır. Sorun bu programın anlatılmasıdır. Bu anlatılanlar hem iktidar ve hem de muhalefet partileri için aynı derecede gerekli ve geçerlidir.

Son söz: Bu seçimin kazananı tencere ile tava olacaktır.
Halk bugün elde ettiği yaşam tarzının devamını istemektedir. Halk eşitlik, özgürlük ve adalet istemektedir. Halk yönetimden güven ve güvenlik, barış ve huzur içinde iş ve aş istemektedir. Seçmen profili, ülkenin iç ve dış dinamikleri örtüşmektedir. Halk bu yönde bir değişim istemektedir.

18.01.2023
aCp

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.