IKAROS SÖYLENCESİ/ UÇAN İLK İNSAN

 

I K A R O S

Kuşlarla kuş olmak
Onlar gibi kanatlanmak
Onların peşi sıra koşmak
Onlarla yarışmak istiyorum
Kuş olup uzak diyarlara uçmak
Göremediklerim her şeyi görmek
Duyamadıklarım her şeyi duymak
Yağmur sonrasında toprağı koklamak
Hazlara da acılara da bir bir dokunmak
Zehiri de panzehiri de tatmak istiyorum
Yaşamın dört, beş varsa, varsa eğer altıncı
Boyutuyla da sarılıp kucaklaşmak istiyorum
Kule zindanlarından beter yeni labyrinthoslardan
Kurtulmak,  özgürlüğüme kavuşmak
Babam Daidalos ’tan öğrendiklerime
Kendi deneyimlerimi eklemek
Yanlışlarımdan, hırslarımdan arınmak
Ve yeniden, yeniden Daidalos oğlu
IKAROS olmak istiyorum (*)

 

(*) IKAROS SÖYLENCESİ/ UÇAN İLK İNSAN

Tarihin babası Herodotos ise, hekimlerin babası Hippokrates ise mimarların da babası bizim Ikaros’un babası Daidalos’ tur.
Daidalos adı ustaca işlenmiş veya işleyen anlamlarına gelmektedir. Gerçekten de hem bir mimar hem bir heykeltıraştır. Aynı zamanda teknolojiyi çok iyi bilen ve uygulayan bir mühendistir.
Minos, kral olabilmek için Poseidon’a gider yalvarır, yardım ister. Poseidon ona kanıt olsun, halk arasında saygınlığı artsın diye denizlerden bir boğa çıkarır verir. Bu sayede Minos kral olur. Ama Minos kral olunca boğayı kurban etme sözünü unutur. Unutunca da aksilikler bir birine eklenir.
Herakles hesabını görmeden önce çıldırmış durumda olan boğa kralın eşi Pasiphae ile doğa dışı yoldan birlikte olur. Bu birliktelikten Minotauros doğar.
Pasiphae sağlığında beraber olabilmek ve öldükten sonra da Minotauros’a bakabilmek için Daidalos’tan bir tahta inek heykeli yapmasını ister. Daidalos aynı zamanda bunları da içine alacak bir Labyrinthos inşa etmiştir. Labyrithos iç içe girmiş geçişlerin olduğu ancak çıkış için başı sonu olmayan, bulunamayan karışık, karmaşık bir yapıdır.
Kral Minos bu işin içinde Daidolos’un parmağı olduğunu öğrenince oğlu Ikaros ile birlikte onları bu Labyrinthos’a hapseder.
Labyrinthos/ Labirent ile ilgili daha geniş bilgiye bu linklerden ulaşılabilir.

https://alicanpolat.com/labyrinthos-labirent/
https://www.kavrammutfagi.com/makale/labyrinthos—labirent

Hapis olmak, özgürlüğünden yoksun kalmak zor iştir. Bir yanda Pasiphae’nin dileği öbür yanda Minos’un cezası. Günler geçer bu sıkıntılı duruma bir çözüm bulmak yine Daidolos’a düşer.

Bu Labyrinthos’u yapan aklın, zekânın ve bilimin gücü çıkış yolunu da bulmalıdır. Doğrusu bu zor işi başardığı için biz de ona “mimarların babası” dedik.

Labyrinhos’tan gökyüzü görünmektedir. Gökte uçan kuşları görülür. Archimedes’in aklına hamamda yıkanırken nasıl bir çözüm gelmiş ve “evreka” diye fırlayarak sokağa çıkmış ise Daidolos da sevinçle oğluna sarılmış.

Oğlu ile kafa kafaya vermişler, kuşkanatları ve balmumu biriktirmişler. Sonra kuş tüylerini Ikaros’ un omuz başlarına balmumu ile yapıştırarak denemeye karar vermişler.
İşte mimarların babası sayesinde dünyanın ilk uçan insanı böylece ortaya çıkıyor.

Aradan geçen 2000 yıldan sonra Hezarfen Ahmet Çelebi de İstanbul’da bir deneme yapıyor ama yöneticiler bu işlerden pek hoşlanmıyorlar. Hezarfen’i yakalayıp Cezayir’e sürüyorlar. Oysa bana göre heykeli dikilecek bir insan. Batı dünyasında Ikaros’un üzerine ne çok konuşulmuş ne güzel sanat yapıtlarına konu edilmiş. Bunlardan bir tanesi Pieter Bruegel’in 1555 yılında yaptığı Ikaros’un Düşüşü tablosudur.

Neyse; biz öykümüze dönelim. Azra Erhat’tan, Plutarkhos ve Ovidius’tan yararlanarak derlediğimiz bu özet bilgilerde olduğu gibi babası Ikaros’a sıkı sıkıya öğütler veriyor. “Oğlum kanatların balmumu ile yapışık eğer güneşe doğru yaklaşırsan sıcaktan erir, denize yaklaşırsan ıslanır”

Delikanlı yükseldikçe hoşuna gidiyor, hoşuna gittikçe yükseliyor ve sonuç belli… Güneş tanrısı Helios, kızı Pasiphae’ye ve kral Minos’a karşı bu oyunu, düzeni kendisine karşı umursamazlığı ve küçük görmeyi cezasız bırakmıyor ve Ikaros düşüyor ve suda boğularak ölüyor. Düştüğü yer Ege Denizinde Sisam Adası açıklarında Ikaros Denizi’ dir.

Ikaros’un öyküsü Phaethon’un öyküsünü akla getiriyor.

Elbette bu bir söylence, diğerlerinde olduğu gibi doğruluk derecesini Plutarkhos’u hep yaptığına benzer şekilde okuyucuya bırakalım ama söylenceden gereken dersleri de alalım, not edelim.
Babamız veya bir başkası çok değerli, çok ünlü bir mimar olabilir. Ona çok inanabilir, onu çok sevebilir ve çok güvenebiliriz. Bize hazineler dolusu zenginlik ve bilgi de vermiş olabilir. Bunlar bizler için güçlü birer kolaylaştırıcıdır. Ama artık bundan sonrası bize kalmıştır. Bir düşünceyi eyleme koyduktan sonra yeni durumları göz önünde tutmak zorundayız. Küçük başarılarla ne oldum delisi olmamamız gerekmektedir. Çevremizde gelişen yeni olayları ve kişileri bana bir şey olmaz diye umursamamak, önlem almamak, hor görmek ve kibirlenmek acı sonu kaçınılmaz olarak beraberinde getirecektir.

İnsan yanlış yapabilir. Belki de bize en iyi öğretmen yaptığımız yanlışlardır. Önemli olan bu yanlışları yinelememek, yanlış olan yerleri düzeltmektir. Pişmanlık, nedamet oturup dövünmek değil gereğini yapmaktır.

Bu düşünceyi dikkate alarak ben Ikaros’a bir şans daha vermek istedim, onu dirilttim…

21.11.2023

  

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.