HALKIN EKONOMİSi

HALKIN EKONOMİSi
Pek ciddi ekonomi programlarında at yarışlarında olduğu gibi hisse senetlerinin, altının, dövizin hangisinin kaç milim öne geçtiği veya arkada kaldığı çok sıkı bir şekilde anlatılmaktadır.
At yarışlarının bile bir günü, saati vardır. Bunlar dur durak bilmiyorlar. Yalnız Türkiye ile ilgili değil örneğin nasdag endeksi o gün, o saat kaçtan kaça inmiş çıkmış, Londra, New York borsalarında hangi hisse senedi seansı kaç puan önde kapatmış, altının onsu, petrolün varili ne olmuş, FED’in faiz kararı öncesi sonrası…
Denebilir ki; bu işlerin takipçileri var. Onlar önlerinde kırk büyük ekran kan ter içinde bunları adım adım takip ediyorlar. Hatta her bir firma şimdi yapay zekâya geçti. Hiç biri kuş uçurtmuyor.
Diyelim ki böyle, onlar bu işleri kendi aralarında yapsınlar bize, bir ülke halkına ne? Pideci, pizzacı, erik satan armut toplayan üretici, okulunda dersini çalışan öğrenci, torununun saçını okşayan emekli, fabrikada, inşaatta çalışmaktan canı burnunun ucuna gelmiş işçi senin Dolar/TL kurun bir artsa, iki eksilse, bunları yelkovanının hareket hızı aralığında öğrenip de ne yapacak? Sanki bunları öğrenince elinden bir şey mi gelecek?
Bir de kendilerine bir hava verip her şeyi bilen, asrın falcısı edasıyla ekranlara çıkarak demedi demeyin diyerek şu inecek, bu çıkacak diye ahkâm kesmiyorlar mı? Kaşlarını daha bir ayarlayıp ellerindeki kalemleri gözümüze uzatarak, halkımızın tasarruflarını rasyonel değerlendirmesi gerekiyor, buna yatırım yaparsanız yaşadınız, buna yaparsanız öldünüz diye konuşmuyorlar mı? O noktada film kopuyor. Elimdeki terliği ekrana yapıştırasım geliyor.
Bunların hepsi öyle inanıyorum ki; ekrana çıkmadan, ellerine kâğıdı kalemi almadan önce bir okka rakı içip geliyorlar.
İnsanların cebinde eve giderken ekmek alacak parası yok bunlar tasarrufların rasyonel değerlendirmesinden söz ediyor. Neymiş dolar çıkacak, faiz artacakmış.
Ülkemizde ekonomik enflasyondan daha çok uzman enflasyonu var. Ağzı olan konuşuyor. Konuşuyor da bu televizyonlar sürekli bunları konuşturuyorlar, gazeteler sürekli bunları yazdırıyorlar…
Seyretme kardeşim, okuma kardeşim… Başımı kaldırıyorum, kent meydanında, yollarda ve hatta dinlenme parklarında sizin ipe sapa gelmez bu ve benzeri haberleriniz, reklamlarınız var.
Boğuluyoruz. Boğulmakta olan bir canlı ne yapar? Boğulmamak için elinden gelen her şeyi yapar. Örneğin o televizyonun ekranını başında kırar, o gazeteyi de tortop yapıp boğazına tıkar.
Olur mu öyle, demeyin, yakındır. Boğulan insanı senin güvenlik elemanların da durduramaz.
Ekonomist falan değilim, halktan biriyim
aCp

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.