CARLO DOMENICONI ve KOYUNBABA – ANTİK TAŞOCAĞI

 

CARLO DOMENICONI ve KOYUNBABA – ANTİK TAŞOCAĞI

 

                  

 

 

Carlo Domeniconi, Gümüşlük 10. Uluslararası Klasik Müzik Festivalinin kapanış konserinde, 16.08.2013 gecesi Gümüşlük Koyunbaba’ daki Koyunbaba Türbesinin hemen arkasında bulunan Antik Taşocağında bir konser verecek.  Bodrum’un, Halikarnasos’un, dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen, Karya kralı Mausolos için onun M.Ö. 353 yılında ölümünden sonra eşi ve kardeşi olan kraliçe  Artemisia tarafından yaptırılmış  Mauselion’un  inşaatında kullanılan kimi taşlarının çıkartıldığı bu antik taş ocağı konserin verileceği yer.. Mauselion’un büyük depremde yıkıldıktan sonra taşlarının Saint Jean şövalyelerince yaptırılan Halikarnasos kalesinin inşaatında kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca ocaktan çıkarılan taşların deniz yolu ile taşınarak surların yapımında kullanıldığı da bilinmektedir.  Bu antik taşocağından çıkartılan  bu taşa Bodrum yöresinde”Ot Taşı”  adı verilmektedir. Öte yandan Bodrum Merkezinde bulunan ve 300 yıl önce yapılmış olan Aya Nikola Kilisesinde de ( Kilisenin çanı şu anda Bodrum Müzesindedir) bu ot taşları sıklıkla kullanılmıştır. Şu anda restorasyon çalışmaları sırasında duvarlarda bu taşlara rastlamak mümkündür.

 Bu yıl festival için özel olarak düzenlenen bu yer doğanın içinde, büyüleyici güzellikte.. Ayın ışığı altında, 2400 yıl öncesinde Leleg’lerin ve daha sonra da Karya’lıların kestiği taşların ve aralarında boy atan sarıölmez otlarının üzerinden kayıp giden kertenkele, ağustos böceklerinin, çekirgelerin  zaman zaman müziğe eşlik eden sesleri müzikseverleri apayrı dünyalara götürüyor.

 

Konserin adı ve konusu “Koyunbaba Konçertosu”. Carlo bu konser için Gümüşlük ‘e geldi. Gümüşlük Müzik Akademisinin konuğu olan Carlo konser öncesi gitarseverlerle, müzisyenlerle ve öğrencilerle masterclass çalışmaları yaptı.  Carlo ile bu çalışmalar esnasında görüştük. Türkiye’den ayrıldıktan sonra hayli uzun bir zaman geçmesine karşın dilimizi şaşırtıcı derecede güzel ve akıcı konuşuyor. Yaptığı espriler, latifeler zaman zaman bizim Karadenizli Temel ile Dursun’u anımsatıyor. Konuşurken ince, ironik ve alegorik anlatımları ile sizi sarıp sarmalıyor. Siz onun artık bir yabancı değil bizden biri olduğunu biliyorsunuz. Batılı bir kimse olmasına karşın burada kendisini hiç yabancı gibi hissetmediğini, bu coğrafyanın herkesi kendisine çeken ve birleştiren bir yapısı olduğunu söylüyor.

Carlo, “Gitar kaderim, Anadolu esin kaynağım” diyor.

 

Carlo, klasik gitara yeni bir soluk arayışında. Öyle anlaşılıyor ki, ona uluslararası bir ün kazandıran Koyunbaba başta olmak üzere bir çok bestelerinde  bu soluğu yakalamış gibi görünüyor.  Carlo ile sohbetlerde siz yalnızca müziğin, gitar çalmanın tekniklerini değil müzik felsefesine dair bir çok şeyi öğrenmiş oluyorsunuz. Tüm bunları yaparken şakacılığını hiç elden bırakmıyor.

Carlo Domeniconi, 1977’de konservatuvarda öğretmenlik yapmak üzere Türkiye’ye gelmiş, üç yıl İstanbul’da kalmış. Uzun süredir Almanya’da, Berlin yakınlarında küçük bir yerleşim yerinde sakin bir ortamda yaşıyormuş. Kanada’dan Japonya’ya tüm dünyayı dolaşıp yılda 50 den çok konser veriyormuş. Gitar için yazdığı solo eserlerin sayısı 300’ün, konçertolarınki ise 20’nın üzerinde. Anadolu, diyor Carlo, Anadolu  hem Doğu’ya hem de Batı’ya açık bir coğrafya. Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği müthiş bir ses hazinesi diyor. Gitarcı için bağlama ve ut büyüleyici tınılar içeriyor. Anadolu’da müthiş bir zenginlik var. Bu zenginlikten çok yararlandım diyor ve örneğin İstanbul’da “Orta Şekerli Gitar Konçertosu”nu böyle yazmıştım diyor.

Bu kadar çok sevdiğiniz Türkiye’den niçin ayrıldınız sorusuna – Çünkü konservatuvardan atıldım…diye yanıt veriyor. Almanya’ya turneye gelmiştim. İki ek konser daha vermem istendi. O zaman Almanya’dan Türkiye’ye telefon etmek çok zordu. Zamanında haber veremedim ve işten çıkarıldım.

Ne yazık ki yetenekleri anlama ve onları topluma kazandırma konusunda bu bizim için ilk örnek değil. Biz Pavorotti’ye de aynı şeyi yapmışız. Naim Süleymanoğlu’nu beden eğitimi dersinden başarısız bulmuşuz. Umarız bu örnekler son olur. Carlo Domeniconi için bir çok müzik eleştirmeni “gitanın geleceğinin Segovia’da değil çağdaşımız Domeniconi’de aranması gerektiğini” not ediyorlar.

 Müziğiniz bu kadar geniş coğrafyaya nasıl yayıldı sorusuna – Doğrusunu söylemek gerekirse ben de  bilmiyorum ve anlamıyorum. Bu beni de şaşırtıyor. Mesela “Koyunbaba” Çin’de klasik gitarcıların son yıllarda en fazla çaldığı esermiş. Gerçekten tuhaf. Sanıyorum şöyle açıklayabiliriz: Gitar ya klasik üslupla ya da İspanyol-Latin tavrında çalınıyor. Ben klasik gitara yeni bir ses, sıcak bir üslup getirmeye çalıştım. Bu yeni yaklaşım farklı kültürlerden müzikseverlerin ilgisini çekiyor. Yeni tınılar arıyorum sürekli. Bu arayışın klasik gitarda yeni bir kök olmasını umuyorum. Gitar benim kaderim. Yaşadığım sürece hayal ettiğim renkleri, sesleri klasik gitar geleneğine kazandırmak istiyorum.

Çok sözü edilen ve çok çalınan eseriniz “Koyunbaba”nın adı nereden geliyor diye soruyoruz. – Bodrum Gümüşlük Yalıkavak arasında bir bölgenin adı Koyunbaba, çok kurak, çorak topraklar. Ancak buranın beni çeken bir özelliği var. Burası bana çok farklı yönlerden esin kaynağı oldu, bu etkileşimle yazdığım eser, tuhaftır Norveç’ten Arjantin’e, Japonya’dan Çin’e çok farklı kültürlerdeki dinleyiciyi etkiliyor. Nedenini gerçekten bilmiyorum…diyor.

Koyunbaba, Gümüşlük’ten Yalıkavak’a doğru giderken 4. Km.’de

Bu bölgeye adını veren Koyunbaba ve onun türbesi. Bu türbe 4. Km.’deki Kristal Oteli biraz geçince sola ayrılan yolun sahile ulaştığı yerde bulunuyor. Onun 50-60 metre gerisinde de Antik Taşocağı bulunuyor. Eskiden taşocağı ve türbenin sınırları deniz iken daha sonra burası doldurularak 40 metre kadar bir alan plaj haline getirilmiştir.

Koyunbaba aslında Koyunlu Baba imiş. Kendisi koyun besleyip koyunlarına çobanlık yaptığı için yöre halkı da ona Koyunlu Baba demiş. Daha sonraları, dile kolay geldiği için adı Koyunbaba’ya dönüşmüş. Koyunbaba, 1300’lü yıllarda yaşamış bir kimse Hacı Bektaş Veli’nin öğrencilerinden olduğu söylenmektedir. Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve İslamlaştırılması çalışmalarında büyük katkıları olmuş. Anadolu’da bu ad ile anılan bir çok derviş, ermiş kişi ve onlara ait olduğu söylenen türbe bulunuyor. Elbette her birinin kerametleri ayrı

Bizim Koyunbaba’nın özelliği şu: Bu yörede yaşayan ve muhtemelen çocuğu olmadığı için çok üzülen bir hanım eline, kucağına bir taş almış,  mezarın yakınında, deniz kıyısında ufka gözlerini dikmiş ve günlerce dua etmiş. Sonunda duası kabul olmuş veeee kucağında tuttuğu taş canlanmış, bir tombul bebek oluvermiş. Ancak bu hikaye daha sonraki yıllarda değişmiş, gelişmiş, hamile kalamayan hanımlar Koyunbaba’nın mezarının olduğu yere gelip denizden bir taş almaya, bu taşı hamile kalana kadar yanlarında taşımaya başlamışlar. Bir çok kadın bu taş sayesinde hamile kaldığını anlatınca hikayenin gerçekliğine ve Koyunbaba’nın hikmetine inanılmaya başlanmış. Hamile kalmayı başaran kadınlar taşı yine aynı dikkatle aldıkları yere koyuyorlarmış. Çocuk doğduktan sonra ise komşulara, yakın köy ahalisine kuzular kesilip ziyafetler verilirmiş. Bütün bu işlemler sırasında dualar edilirmiş. Ziyafette ayrıca mevlit okutulurmuş. Yine halk arasındaki söylentilerden bir tanesi de denizden taş alma ve hamile kalması istenen hanıma verilmesi belli kişiler aracılığı ile yapılır olmuş. Bu kişiler görevlerini yapamaz hale gelince “el verdikleri” bir başkasına devrederlermiş.
Koyunbaba efsanesi halk arasında yaptığım araştırma ve soruşturmalarda bu şekilde anlatılıyor.

Zaman içinde yapılan türbe hasara uğruyor, zarar görüyor. 1990′ ların başında bu bölgede oturan DTCF mezunu Tarih Öğretmeni Mahmut Murat Tengiz tarafından tamir ediliyor ve bu günkü haline getiriliyor. Festival süresince görüştüğümüz Gümüşkaya Sitesi yöneticileri ricamız üzerine bakımını yaptırdılar.

Carlo Domeniconi 1947, İtalya’nın Cesena kasabasında doğmuş. Klasik gitara 13 yaşında başlamış, Carmen Mozzani’yle çalışmış, Pesero Konservatuvarı’ndan sonra Berlin’de Erich Bürger’in öğrencisi olmuş. Ayrıca kompozisyon dersleri almış. 1969’da Berlin’deki Sanat Yüksekokulu’nda ders vermeye başlamış.Ülkemizde bulunduğu dönemde  1977-80 arasında İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda ders vermiş.
Eserlerinden bazıları: Koyunbaba, Anotolia (Dostum Türküsü üzerine çeşitlemeler) Toccata in Bleu ve Sindbad…

16.08.2013 gecesi konser önce Güney Afrika Cumhuriyetinden Derek Gripper’in seslendireceği eserlerle başlayacak. daha sonra Carlo Domeniconi bize eserlerinden Trilogie ve Gita’yı dinletecek. Ve kapanış Koyunbaba..

 

Ali Can Polat

 

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.