BUNA FIKRA DESEM KİMSE GÜLMEZ Kİ;
Bir Fransız arkadaş Türkçe öğrenmeye merak sarmış, yerinde öğrenmek daha iyi olur diye Türkiye’ye gelmiş.
Nasıl kendi dillerinde sözcüklerin başına le, la ve les ekleri geliyorsa Türkçede de öyle olacağını düşünmüş.
Konuşurken, Bodrum ve benzer tatil yerlerinde duya duya öğrendim dedi. Bizim article’ lerin yerine sizde de “en” var, öğrendim dedi. Kolaymış dedi, tekil, çoğul ve masculin, feminin derdi de yok, dedi.
Ulan, saçmalama dedim, nereden uyduruyorsun böyle saçmaları diye çıkıştım.
Abi, valla açmalamıyorum, sizden öğrendim dedi.
Daha dün akşam üç tane lokantaya gittim, hepsinde de bu balık en iyisi, bu peynir en iyisi, bu rakı en iyisi dediler. Biz en iyilerden 10 tanesini ardı ardına sipariş ettik ama hepsi de birbirinden berbat çıktı. Rakı da çay kadar sıcak.
Adisonda çarpı işaretlerinden bir şey anlamadım ama kasada cebimdekileri bir bir uzatıp hepsiyle vedalaşırken dünyayı da, Hanyayı da Konyayı da iyice anladım.
Artık öğrendim
“en” siz kavun,
“en” siz peynir ve
“en” siz rakı başta olmak üzere siparişimi cebime, cüzdanıma sığacak büyüklükte vereceğim, dedi.
Lan oğlum dedim, sen yalnız Türkçe değil Türk kazıkçılarının kazıklarını da çok iyi öğrenmişsin, sana artık karada ölüm yok dedim.
Abi, dedi ben iyi kötü yüzme biliyorum ama yükseklik korkum var söyle, sakın Azrail beni havada bulmasın…
aCp
26.07.2021