AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI

 

AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI

 

Günümüzde kullanılan takvimler ile yüzyıllar öncesinde kullanılan takvimlerin birbirine benzerlik gösterdiği kadar önemli farklılıkları da vardır. Bugün en yaygın olarak kullanılan takvim, Dünya’nın Güneş etrafında dönüşü esas alınarak yapılmış olan miladi (Gregoryen) takvimdir. Daha önceki yıllarda ise, Ay’ın Dünya etrafındaki dönüşüne bağlı olarak geçtiği fazların göz önünde tutulmasıyla geliştirilen hicri takvim kullanılmıştır.

Ancak Ay ve Güneş takvimleri, var olan tek takvim tipleri değildir. Bunlar dışında birçok takvim örnekleri de vardır:
Çin ve Hint takvimleri, Aztek ve Maya takvimleri gibi. İnsanlar, genellikle toplumsal ihtiyaçlardan doğan nedenlerle farklı takvimler geliştirmişlerdir.

Miladi takvimin Türkiye’de kabulü

Türkiye’de 26 Aralık 1925 tarihinde “Takvimde Tarih Mebdeinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun” ve “Günün 24 Saate Taksimi Hakkında Kanun” adlı iki ayrı kanunla 1 Ocak 1926 tarihinden başlayarak miladi takvim kullanılmaya başlanılmıştır.
Orta Asya Türkleri arasında uygulanan takvim 12 Hayvanlı takvim olarak anılan bir takvimdir.
12 Hayvanlı Türk takvimindeki ay adları: Köpek, tavuk, maymun, koyun, at, yılan, balık, tavşan, pars, sığır, sıçan, domuzdur.

12 Hayvanlı Türk takvimi, Türklerin kullandığı ilk takvimdir. Bu takvimde güneş yılı esas alınmıştır. 1 yıl 365 gün ve 5 saat olarak hesap edilmiştir.
Takvim 12 yılda 1 devir yapmaktadır. Yıllar sayı ile değil hayvan adları ile adlandırılmışlardır. Aylar ise sayılar ile belirtilmiştir. 12 Hayvanlı Türk Takvimini Türkler dışında bir dönem Tibetliler ve Çinliler de kullanmışlardır.

Rivayete göre insan bu on iki yılın hangisinde doğarsa bu yıla adı verilen hayvanın özelliklerini taşırmış. Böylece yılın özelliği önceden bilindiği için, insanın da o özelliği taşıdığına inanılırmış.

Rûmî takvim

Osmanlı Devletinde uygulanmış olan takvimlerden bir tanesidir.
Bu takvim, Müslümanlığı kabul edenlerin Hz. Muhammed ile birlikte Mekke’den Medine’ye Hicret’ini (Gregoryen takvime göre 622 yılını) başlangıç kabul etmiş olan ve Güneş yılı esasına dayalı olan bir takvimdir. Dünya’nın Güneş etrafında dolanımını esas alan Şemsî (güneş) Takvim düzeni, 13 Mart 1840’ta Osmanlı Devletinde uygulanmaya başlanmıştır.
Kamerî (ay) Takvim sisteminde bir yıl 354 gün, Şemsî Takvim sisteminde ise Dünya’nın Güneş etrafında dolanımı esas alındığından bir yıl 365 gün olarak hesaplanır.

Rumi takvimde aylar

Ay/ Malî/ Osmanlıca/ Gün Sayısı/ Güncel Karşılığı

1. Ay Mart مارت 31 Mart
2. Ay Nîsan نيسان 30 Nîsan3. Ay Mayıs مايس 31 Mayıs
4. Ay Hazîran حزيران 30 Hazîran5. ay Temmuz تموز 31 Temmuz
6. Ay Ağustos أغسطس 30 Ağustos
7. Ay Eylül أيلول 30 Eylül
8. Ay Teşrin-i Evvel تشرين الاول 31 Ekim
9. Ay Teşrin-i Sânî تشرين الثاني 30 Kasım
10.Ay Kânûn-ı Evvel كانون الاول 31 Aralık
11.Ay Kânûn-ı Sâni كانون الثاني 31 Ocak
12.Ay Şubat شباط 28 Şubat

 

Kânun sözcüğü Türkçe’de Rumi takvimin onuncu ve on birinci aylarına karşılık gelen Aralık ve Ocak ayları anlamındadır.
Arapça knwn kökünden gelen kānūn كانون z “Rumi takvimin onuncu ve on birinci aylarıdır. Arapça olan bu sözcük Aramice/Süryanice kānōn כנון z 1. mangal, soba, 2. Aramî takviminin dokuzuncu ayı, Kislev” sözcüğünden alıntıdır.
Rumi takvimde yılbaşı Mart ayıdır.

Teşrin sözcüğünün kökeni Arapça tişrīn تشرين z sözcüğüdür. Rumi takvimin sekizinci ve dokuzuncu aylarına, Ekim ve Kasım sözcüklerine karşılık gelir.
Arapça sözcük Babil, Sümer dillerinde, Aramice/Süryanice tişrīn תשרין z “Arami ve İbrani takviminin yedinci ayı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice aynı anlama gelen tişrī תשרי z sözcüğü ile eş kökenlidir. Teşrin i evvel ve teşrin i sâni ekim ve kasım ayları demektir.

Hicrî Takvim

Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Hicretten 17 sene sonra, Miladi yıla göre 639’da, yapılan bir toplantıda Hz. Ali’nin önerisiyle, Hicret olayının yaşandığı yıl, 1 kabul edilerek oluşturulmuştur.
Bundan önce yıllar rakamla değil o yıl gerçekleşen önemli olayların isimleriyle anılmaktaymış. Örneğin, fil senesi, fil senesinden iki sonraki sene, Kâbe’nin tamirinin yapıldığı tamir senesi, sel senesi gibi.

Hicri takvim, Hicrî Şemsî takvim ve Hicri Kameri takvim olmak üzere ikiye ayrılır.

Hicri- Kameri Takvim

Sıra/ Latin Harfleriyle Yazılışı/ Özgün Arapça Adı/ Sözcük Anlamı/ Kısa Açıklama

1 Muharrem محرم /Haram (mübarek) kılınmış/Günah işleme yasaklı olduğu kutsal ayların ilki

2 Saferصفر / Boş manasında/Gıda veya savaş için yola çıkılan ve evlerin boş bırakıldığı ay idi

3 Rebiülevvel / ربيع الأول / İlkbahar/ İsmi baharda verildiği için

4 Rebiülahir / ربيع الآخر / Son bahar/İsim ilkden sonra geliyor

5 Cemaziyelevvel/جمادى الأولى/İlk çorak toprak ya da ilk don/Yazın ismi için

6 Cemaziyelahir /جمادى الآخرة / Son çorak toprak ya da son don/ İsim ilkden sonra geliyor

7 Recep /رجب/ Saygı, onur/Mübarek ayların ikincisidir

8 Şaban / شعبان /Dağılmış, yayılmış/Su bulmak için ahalinin dağılıp yayıldığı aydır

9 Ramazan / رمضان / Yanma, sıcak olma/Oruç ayı, en saygın ve değerli kabul edilen aydır[

10 Şevval / شوّال/ Yükselmiş / Gebe dişi develer kuyruklarını kaldırır

11 Zilkade / ذو القعدة /Barışa sahiplik eden/ Üçüncü mübarek aydır

12 Zilhicce /و الحجّة /Hacca sahiplik eden/ Hac ayıdır, son mübarek aydır.

Doğrusunu söylemek gerekir ise bazı ayların diğerlerinden ayrılarak niçin kutsal ilan edildiklerinin akılcı bir gerekçesine ben rastlamadım.
Not: Cemaziyelevvel ve cemaziyelahir sözcüklerinin Arapça özgün halleri İslam Ansiklopedisine göre cumâdelûlâ ve cumâdelâhire şeklindedir. cumâdâ hamse ve cumâdâ sitte de denilmektedir. Anlamları “soğuk” ve “kurak” dönemlerin öncesi ve sonrasıdır.
Zilkade ateşkes ve barış anlamlarını taşımaktadır. Zilhicce ayı hac ayıdır.
Arapçada “rebi” bahar anlamına gelmektedir. Rebi ul … “evvel ve sonra” da buna göre anlamlandırılmıştır.
Muharrem haram ile ilişkilidir. Şevval ise bayram ile ve deve kuyruğu ile ilişkilidir.
Ramazan oruç ayına verilen ad olmasının yanında sıcak anlamına da gelmektedir.
Sefer adı üzerinde bir yerden bir yere gitme, yiyecek için bir yerlere gitmeyi ifade etmektedir.
Recep ayının anlamına gelince; İslam Ansiklopedisinde “korkmak; saygı duymak, tâzim göstermek” anlamlarına gelen recb kökünden türeyen receb kelimesi saygı duyulan ve savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biri olarak tanımlanmaktadır.
Arap takvimi aylarının yedincisi olan Receb İslam öncesi dönemde Arap toplumunda savaşlardan, çatışmalardan geri duruluğunu ve bu ayda tanrı ya da tanrıçalara adaklar adandığını ifade etmek için kullanılıyormuş.
Arapça recb (=korkmak, çekinmek, geri çekilmek) kelimesiyle bağlantılıdır. Ayrıca Arapça rec’ (=geri döndürme) ve rec (=sarsılma, sallanma) sözleriyle de ilişkilidir. Arapça rücû (=dönme, geri dönme, sözünden dönme) kelimesinden türetilen ircâ (=geri döndürme, eski haline çevirme) ile birlikte ricat, irticâ (=geri dönme, geri dönücülük) kavramları ile ilişkisi bulunmaktadır.
Kaynak : http://aksozluk.org/recep
Şaban sözcüğünün İslam Ansiklopedisine göre Arapça özgün hali şa‘b kökünden türeyen şa‘bân olup “dağılmak, gruplara ayrılmak” anlamına gelmektedir.


Hicrî Şemsî Takvim
, miladı 20 Eylül 622 olan ve Dünya’nın Güneş etrafındaki dolanımını esas alan takvimdir. Osmanlı Devleti’nde bu takvime Rumi takvim adı veriliyordu. Aralarındaki fark milatlarının, başlangıçlarının farklı olmasıdır.

Hicri Kameri Takvim
Hicri Kameri takvim, miladı 16 Temmuz 622 olan ve Ay’ın Dünya etrafındaki dolanımını esas alan takvimdir.
Hicri takvim denilince daha çok bu takvim anlaşılır.
Bu takvim ile Miladi takvim arasındaki fark sabit değildir. Bu fark yaklaşık olarak 33 yılda 1 yıl tutmaktadır. Yapılan hesaplama sonucunda Hicri takvimi, Miladi takvimini 20874 yılının 5. ayında yakalamış olacaktır. Orada da kalmayacak. Miladi takvimin önünde gitmeye devam edecektir.

Batı dillerinde ayların adları da:

*Latince: Ianuarius, Februarius, Martius, Aprilis, Maius, Iunius, Iulius, Augustus, September, October, November, December

*Fransızca: janvier, février, mars, avril, mai, juin, juillet, août, septembre, octobre, novembre, décembre.

*İngilizce: January, February, March, April, May, June, July, August, September, October, November, Decembery.

*İtalyanca: Gennaio, febbraio, marzo, aprile, maggio, giugno, luglio, agosto, settembre, ottobre, novembre, dicembre

*İspanyolca: Enero, febrero, marzo, abril, mayo, junio, julio, agosto, septiembre, octubre, noviembre, diciembre

*Almanca: Januar, Februar, März, April, Mai, Juni, Juli, August, September, Oktober, November, Dezember.

*Yunanca: Ianouários, Fevrouários, Mártios, Aprílios, Máios, Ioúnios, Ioúlios, Ávgoustos, Septémvrios, Októvrios, Noémvrios, Dekémvrios

Miladi takvimde ay adlarının oluşumu Antik Roma dönemine dayanır.

Günümüzde kullandığımız aylara verdiğimiz adların geldikleri yerler de çok karışık. Çok farklı söylenceler var.
Hicri takvimdeki Arapça ay adlarını bugün kullanmıyor olsak da şubat, nisan, haziran, temmuz ve eylül aylarının kökenleri yine de Arapça veya Süryaniceye dayanıyor. Kasımın ise kökeni Arapçadır. Dahası, şubat, nisan, temmuz ve eylül ayları hemen hemen aynı fonetikle Yahudi takviminde de yer alıyorlar.

Ocak (Janvier, January…): Rumi takvimdeki adı Kanun i sani’dir. Kânun, Süryanice bir kelime olup ocak, fırın anlamına gelmektedir. Havalar iyice soğuyup ocaklarda ısınmak için bir şeyler yakıldığı için bu ad verilmiştir. Ocak ayının Eski Roma’daki adı Januaris’dir. Kökeni mitolojideki tanrı Janus’tur. Janus, Roma mitolojisinde ikiyüzlü değil iki yüzü olan bir tanrıdır. Janus tanrı bir yüzüyle geçmişi, diğer yüzü ile geleceğe bakar. İki yılın tam ortasındadır.

Şubat (Février February…): Kökenleri Süryanicedir (şabat-şobat-şebat). Şubat ayının adı Eski Roma’da Februarius’tur. Februum arınma anlamına gelmektedir. Februus tanrının adından kaynaklanmaktadır. Sabinlerden Romalılara geçmiştir. Bu ayın 13. ve 14. Günleri Lupercalia festivali yapılırdı. Bu gün daha sonra Hristiyan din adamları tarafından Aziz Valentin/ Sevgililer günü olarak ilan edilmiştir. Bununla ilgili olarak 14 Şubat Sevgililer Günü başlıklı yazımda ayrıntılar okunabilir.
Februarius, Roma’da yılın son ayıdır.

Mart (Mars-March…): Roma’da yılın ilk ayı olup adı Martius’tur. Savaş tanrısı Mars’tan ismini alır. Yukarda sözünü ettiğim yazımda bu ayın kökenine ilişkin yeterli bilgi bulunmaktadır. Mart ayı yeni yılın ve yeni mali yılın başlangıcıdır.

Nisan (Avril-April…): Sözcüğün kökeni Süryaniceden nisannus sözcüğüne dayanmaktadır. Yılın dördüncü ayı manasındadır. Nisan sözcüğünün, Farsça (Nisan), Süryanice (Nisanna/ us), Sümerce (Nisag = ilk meyveler), Akadca (Nisānu) ve İbranice (nîsān) sözcüklerinden alındığı söylenebilir. Roma’daki adı ise Aprilius’tur. İngilizceye de buradan alınmıştır. Bir söylentiye göre aşk-güzellik tanrıçası Afrodit’in ayı olarak kabul ediliyor. Ancak benim görüşüme göre bunun bir dayanağı, kanıtı bulunmamaktadır. Aphrodit’in adının ilk iki harfinin “Ap” oluşu yeterli değildir. Sözcüğün Yeni Yunanca’da kökeni aprílios απρίλιος sözcüğüdür. nisan ayı anlamındadır. Latince aperire (açmak); ağaçların çiçek açmaya başladığı mevsimi çağrıştırmaktadır. Bu görüşün modern Yunancada ilkbahar anlamına gelen ἁνοιξις (açmak) ile de destek kazandığı söylenebilir. Yunanca bu sözcük Latince’ye aynı anlama gelen aprilis şekliyle geçmiştir. Etrüskçe Apru sözcüğünün bir Etrüsk bir tanrıçası olduğu, bunun da Tanrıça Aphrodit’in bir karşılığı olduğu söylense de bu savlar çok zayıf kalmaktadır. Tek akla yakın olan tarafı bahar ve çiçeklenme ayları olan bu ayın bir tanrıyla değil de Aphrodit veya Apru gibi tanrıçalarla ilişkilendirilmek istenmesidir.

Mayıs (Mai-May…): Roma mitolojisinde bahar-bereket tanrıçası olan Maia’den gelir. Bu Maia, Yunan mitolojisinde yağmur perisidir. Babası Atlas, annesi bir Okeanid olan Pleione’dir. Asterope, Electra, Taygete, Dryope, Celaeno, Alcyone kardeşleridir. Bu yedi kardeşe Pleiad (Ülker) denilmektedir. Maia en yaşlı ve en güzel olanıdır. Kyllenne Dağı’nda yalnız yaşarken Zeus onu görür ve onunla birlikte olur. Hermes onun Zeus’tan oğludur. Mayıs ayına adını vermiştir.

Haziran (Juin-June…): Arapça ḥazīrān حزيران “Rumi takvimin dördüncü ayı” sözcüğünden alınmadır. Bu sözcüğün kökeni belirsizdir. Süryanicede hazuran kökünden geldiği ve sıcak anlamını taşıdığı söylenmektedir. Roma’daki adı Junius olup, ayın adı yine bir tanrıça olan (Iunia) Juno’dan gelmiştir. Gençlik, genç anlamlarına gelir.

Temmuz (Juillet-July…): Üzerinde en çok bilgi ve belge bulunan ay temmuz ayıdır. Mitolojilerde de çok yer tutmaktadır. Eski Babil’de üreme ve bereket tanrıçası Tamuza’nın ayı olarak kabul edilir. Bu ayda tanrıça Tamuza için dam (anlamı Süryanicede kadın ) kökünden gelen Dumuzi adında festivaller düzenleniyormuş.

Tammuz veya Tamuz Arapça: تمّوز, Tammūzİbranice: תַּמּוּז; AkadcaDuʾzu, DūzuSümerce Dumuzi sipad “güvenilir oğul” olarak adlandırılmıştır. Bazı Sami halkların dinlerinde yer almış bu tanrıdan, Tanah gibi Musevi kaynaklarında da bahsedilmiştir.

İnançlar: Tammuz’un 6 ay yeraltında ve 6 ay yeryüzünde olduğuna, yeraltı dünyasında iblisler tarafından işkence altında tutulduğuna ve yılın bir yarısında da İnanna ile dünyada “yeniden doğarak” yaşadığına inanılıyormuş. Çoğu zaman ahır hayvanlarının ve çobanların ya da kırsal hayatın, ekinlerin ve hasadın koruyucusu olup çoban görünümlü olarak tanımlanmıştır. Sıcak ve kurak yaz ayları Tammuz’un ölümünü, yağışlı ve serin dönemler yeniden doğumunu simgeliyormuş.

Dumuzi Sümerlerde İnanna‘nın eşiyken, Akadlar‘da İnanna’nın dengi olan İştar‘ın eşidir. İnanna ve İştar, bir başka söylenişiyle Aştar güzellik ve aşk tanrıçalarıdır.

Akadlar Gılgamış Destanı‘nda Tammuz’u bir allalu kuşu olarak betimlemiştir. 

O Antik Kenan inancındaki Adonis’tir.

Daha sonraları Yunan panteonuna da girmiştir, buradan kök almıştır. Yunan inanışlarında Adonis adına küçük bir bahçe düzenleme geleneği de bulunmaktadır.
Türkçe kökenli olarak da bu aya “orak ayı” ya da “ot ayı” denir

Kısaca anlatalım. Adonis güzel Myrrha ile Suriye kralı Theias’ın oğludur. Söylenceye göre mersin ağacının kabuğundan çıkmıştır. Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodit onu görür görmez çok sevmiş, âşık olmuştur. Bakması için bebeği Persephone’ye bırakmıştır. Aynı şekilde Persephone de onu çok sevmiştir. Aphrodit’e geri vermeyince kavga çıkmış, Olympos kavgayı durdurmuş ve Zeus bir orta yol bulmuştur. Adonis ilk dört ay Persephone’nin ikinci dört ayında da Aphroditi’in yanında olacak, diğer zamanlarda da istediği yere gidebilecekmiş. Ama o güzel tanrı ve güzel tanrıçanın bu aşkını başkaları da kıskanmışlar. Ares ve Artemis oğlanın üzerine bir yaban domuzunu saldırtmışlar. Kasığından yaralanan Adonis kan kaybından ölmüş. Öldüğü yerde de damlayan kanın suladığı Manisa lalesi dediğimiz laleler büyümüş. Aphrodit tanrıçamız Adonis’in yardımına koşarken ayağına gülün dikeni batmış. Aphrodit’in kanı ile sulanan güller o tarihten sonra renk değiştirmiş ve kırmızı gül olmuş…

Görüldüğü gibi tüm bu mitolojiler doğanın döngüsü üzerine şekillenmiştir.

Tammuz ve İştar’a dayanan bazı gelenek ve kutlamalar Orta Doğu’da, Suriye’de, özellikle Harran ve Mardin‘de Hristiyanlık ve İslam sonrası çağlarda bile bu gelenekten arta kalmış kırıntılara rastlanılmaktadır. Suriyeli kadınlar bir saksıda buğday çimlendirmeye hala devam ediyorlarmış.

Gregoryen takviminde bu aya, Roma İmparatoru Julius Sezar‘a yollama yapılarak July adı verilmiştir. Daha önceleri, Mart ayından başlayan Roma takviminde beşinci ay olduğu için Latince “Quintilis” olarak adlandırılıyordu.

Roma’da Sezar, daha önceden de belirttiğimiz gibi, takvim oluşturulurken bu aya kendi ismini vermiştir. Jülien Takvimi Jül Sezar tarafından MÖ 46 yılında kabul edilen ve Batı dünyasında 16. yüzyıla kadar kullanılan bir takvimdir. Artık yıl hesaplamasındaki ufak bir fark sonucu yaklaşık her 128 yılda bir günlük bir kayma oluşturduğu için, 1582 yılında düzeltildikten sonra yerini Gregoryen takvimi almıştır.

Ağustos (Août- August…): İmparator Octivivus’un ünvanı olan Augustus’tan gelir. Octivivus’un yaptığı en görkemli işlerden biri olan İskenderiye’nin fethini bu ayda gerçekleştirince Sezar döneminde Sextilis (altıncı ay) olan bu ay (M.S. 8 yılında) Augustus’a çevrilmiştir. Jülien takvimi böylece son şeklini almıştır. Ağustos adının İngilizce karşılığı olan “August” de buradan gelmektedir.
Bir söylentiye göre, Augustus da, tıpkı Julius Caesar’ın ayı olan temmuz gibi (Julius’dan kaynaklanan July) kendi ayının da 31 gün çekmesini istediği için Ağustos ayında 31 gün olması kabul edilmiştir.

Eylül (Septembre-September…): Süryanicede aylul (üzüm), yani “üzüm ayı” anlamına gelmektedir. Roma’daki adı September (septi-yedi) olup yedinci ay anlamındadır
Türkçede yer alan Eylül isminin kökeni Arapçadır. Arapça eylûl (أيلول), Süryanice Arami/Süryani takviminin altıncı ayına atıfta bulunan ˀelūl (אלול) sözcüğünden alıntıdır. Bu ad ise köken açısından Akadca (üzüm) hasat festivali ve bu festivalin yapıldığı ayı tanımlayan elūlu/elūnu kelimesinden türemiştir.
Avram Galanti Bodrumlu, yaptığı araştırmalar ile “Türklük İncelemeleri” kitabında Akadlıların altıncı ayı olduğunu ve sevinçten haykırmak anlamına geldiğini savunmuştur. Eylül adının İngilizce karşılığı olan Eylül, M.Ö. 153’e kadar, eski Roma takviminde 7. ay idi. Roma imparatoru Septimius Severus ile aynı anlama gelir.

Ekim (Octobre-October…): Eskiden Süryanice olan Teşrin-i evvel (ilk teşrin) adı verilirdi. Bu aya ekim yapılıp tarlalar sürüldüğü için Ekim adı verilmiştir.
Sözcüğün Latince kökeni October’dir. Octo- sözcük kökünün anlamı ise sekizdir ve Roma takvimine göre bu ay 8. aydır. Türkçeye ise bu ayda tarlalara ekim yapıldığından dolayı Ekim ismi verilmiştir. Bu sözcüğün ve bundan sonraki iki ayın Türkçe isimlerinin dilimize girişi çok yenidir: 10 Ocak 1945 tarihli yasayla, eski Türkçede “teşrinievvel” ya da “Birinci Teşrin” olan ayın adı “ekim” olarak değiştirilmiştir. Buna bağlı olarak Teşrinisani ayı “kasım”, kanunuevvel ayı “aralık”, kanunusani ayı da “Ocak” olarak değiştirilmiştir.

Kasım (Novembre-November…): Eskiden Süryanice olan bu aya Teşrin-i sani (son teşrin) denirmiş. Bu aya Arapça kökenli, ayıran-bölen anlamına gelen kasım (= ḳāsim) adını vermişiz. Nedeni ise eskilerin, kasım ayından itibaren 180 günlük süreler halinde Ruz-i Kasım ve Ruz-i Hızır diye yılı ikiye ayırmış olmalarıymış. Hızır günleri 6 Mayıs günü başlar ve 6 Kasım gününe kadar sürerdi.

İngilizce söylenişi november olan sözcüğün Latince’deki kökeni de november dir..

Aralık (Décembre-December…): Türkçe bir kelimedir. Eski yıl ile yeni yıl arasında kaldığı için bu ad verilmiştir.
İngilizce, decembery ve Fransızca decembre sözcüklerinin kökeni Latince December olup bu ay Roma takviminde 10. ay olarak bilinir. Bu ayın Latince kökü decem- on (10) sözcüğüdür.
Eski Türkçede bu ay Kânunuevvel iken Cumhuriyetten sonra Aralık söylenmeye başlanmıştır. Bazı kaynaklara göre bunun nedeninin Kasım ayı ile Ocak ayı arasında kaldığı için aralık olduğu düşünülmektedir.

Ay adlarına ilişkin bilgiler ve belgeler, mitolojik anlatımlar hayli çoktur. Yukarıda önemli olanlardan bazılarını özetleyip derledim. Hiç kuşku yok ki, ne kadar çok yazılsa yine de birçok şey eksik kalmaktadır. Biz burada henüz Antik Mısır, Hint ve Çin takvimlerinden hiç söz etmedik. Maya ve Aztek takvimlerinin adlarını anmakta yetindik. Buna karşın yukarıda yaptığımız derlemelerin bu aylarla ilgili olarak merak edilen şeyleri bir ölçüde karşılamış olacağını umuyorum.

Ali Can Polat
13.04.2022

 

 

 

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.