ALFABE

Phoinikes alfabesi
Kral Ahiram lahdi
Fenike alfabesinin transkripsiyonu

ALFABE

Alfabe sözcüğü dilimize Fransızca alphabet sözcüğünden alınmıştır. Fransızcaya da Latince alphabetum sözcüğünden girmiştir. Latince sözcüğün geldiği yer ise antik Yunancadaki αλφάβητο alfávito sözcüğüdür. Sözcük eski Yunan alfabesinin ilk iki harfi olan alfa ve beta’ nın sıralanmasından kaynaklanmaktadır.  Sözcüğün birkaç dilde söylenişini de şöyle sıralayabiliriz. İngilizce alphabet, İtalyanca alfabeto, İspanyolca alfabeto, Rusça алфавит/alfavit, Arapça al’abjadia:  ebjad: ebcet/ الأبجدية/ (ﺍﻟﻔﺒﺎﺀ) elif-bā’ – elifbe, Farsça: الفبا /Elphaba. Arap harfleri ile yazım başta Farsça ve Osmanlıca olmak üzere çok sayıda dil ve kültürü etkilemiştir.

Alfabeler bir dilin sözcüklerini oluşturan seslerin yazıya geçirilmesini sağlayan şekillerdir. Alfabeler, adına harf dediğimiz bu şekillerin belli bir sıraya göre dizilmesiyle oluşturulan sistemlerdir. Eskiden bunun adına elifbâ deniyordu. 1928 yılında Harf İnkılabı ile Latin harfleri kabul edilince alfabe sözcüğünü kullanmaya başladık. Kimileri de Türkçenin ABC si diyor. Latin alfabesi kabul edilirken Türkçenin fonetiğini yazıya uyarlayabilmek için bazı harfler eklenip çıkartılmıştır.

Sırası gelmişken harf (çoğulu harfler/ ḥurūfāt) sözü üzerinde de durulmasında yarar vardır. Arapça ḥrf kökünden gelen sözcük حرف  a) mızrak veya kılıcın keskin ağzı, b) yazı birimi anlamlarına gelmektedir.
Arapça bu sözcük ḥarafa حرف  a) bozdu, çizdi, b)  bir meslek veya sanat icra etti eyleminden türetilmiş olup aynı kökenli paylaşmaktadırlar.
Bu sözcük Aramice/Süryanice ḥrp kökünden gelen ḥārap חָרַף  bileme, sivri bir uçla çizme anlamlarını taşımaktadır.
Bunun da büyük olasılıkla eski çivi yazısının şeklinden gelmiş olabileceği ya da sivri bir uçla kazıma eylemiyle ilintili olabileceği ileri sürülmektedir.

Alfabe, dilimizde bir işin başlangıcı, başlangıçta yer alan basit bilgiler anlamına da kullanılmaktadır. İşin henüz alfabesi, abc’ sindeyiz gibi…

Alfabetik (Fransızca alphabétique ) sözcüğü de kişi ya da şey adlarının alfabede gösterilen harflerin sıralamasına uygun bir dizilişle sıralandığı anlamına gelir.

İnsanlar arasındaki iletişim antropologların anlatımlarına göre günümüzden 50.000 yıl öncelerine uzanmaktadır.  Sözlü olan bu iletişim 5000 yıl öncelerinde sözün yanında Sümerlilerin yazıyı bulmalarıyla yazılı bir şekle de kavuşuyor. Her uygarlık, her kültür kendi yazı türünü bulup geliştiriyor. Bir alfabe icat edilmeden önce de yazı sistemlerinin, çivi yazılarının ya da hiyeroglif olarak bilinen piktografik sembollerin, runik yazıların, tamgaların kullanıldığını biliyoruz. Bu şekiller, yazılar bir kalemin yumuşak kile bastırılmasıyla elde edilen çivi yazılarıydı.  Runik yazı ve alfabeler de uzunca bir süre kullanılmıştır.

Kadim Mısır uygarlığının XII. Hanedanlığının VI. Kralı, firavun III. Amenemhet ‘ın (MÖ 1860-1814) ilk alfabe konusunda çalışmalarının olduğu görülmektedir.
Yine yapılan kazılarda eski Mısırda 10 cm uzunluğunda bir kireçtaşının üzerinde yazılmış harflere rastlanılmıştır.

Uygarlığın gelişmesi ve iletişim gereksinimlerinin zorlaması sonucu ilk alfabe ise yazının bulunuşundan nice sonra, firavun Amenemhet’ tan da 700 yıl sonra ve milattan 1000 yıl kadar önce Doğu Akdeniz kıyılarında, bugünkü Lübnan topraklarında, Levant’ da yaşamış olan (antik Yunanca söylenişiyle Phoiníkēs )’ de Fenikeliler tarafından bulunmuştur. Bu alfabe tümü ünsüz yirmi iki harften oluşan bir yazı sistemidir. İbranice ve Arapça gibi Fenike yazısı da sağdan sola doğru yazılmaktadır. Proto-Kenan Fenike Alfabesi’ nin ilk alfabe olduğu çoğunluk tarafından kabul görmektedir. Herodotos da Fenike’yi alfabenin doğduğu yer olarak yazmaktadır.
Lübnan’da alfabenin bulunduğu yerin adı da ilginçtir. Alfabe Yunancada kitaplar anlamına gelen Βιβλίο/Vivlío bibliae, yani Byblos’ta bulunmuştur. Byblos kenti İncil’e de adını vermiştir. Bible, Kitab-ı Mukaddes’e, Nuova Testemantum’a, Yeni Ahit’e verilen addır.

Günümüzde Çin, Hint, Japon, Kore ve benzer birkaç alfabeyi saymazsak yaygın olarak kullanılan alfabelerin anası, Latin alfabesi olup bunun da kaynağı 3000 öncesine dayanır. Fenike alfabesi İbrani, Yunan, Latin, Kiril alfabelerinin de temelini oluşturur.  Birçok halk kimi değişikliklerle bu ilk sistemi kullanmışlardır.

Böyle olmasının başlıca nedenlerinin birisi hiç kuşkusuz Fenikelilerin Akdeniz ve Karadeniz’de yaptıkları deniz ticaretinde çok ilerlemiş olmaları ve bu iki denizin kıyılarında başta Kartaca olmak üzere çok sayıda koloniler kurmalarıdır. Fenikelileri ünlü yapan şeylerden biri de Sur/Byblos moru (Grekçe: πορφύρα porphúra, Latince: purpura) veya diğer adıyla kraliyet moru, imparator moru veya imparator boyası olarak anılan kırmızımsı, doğal bir mor boyadır. Murex adıyla bilinen kaya salyangozları olan Muricidae familyasındaki yırtıcı bir deniz salyangozundan hayli zahmetli bir yöntemle elde edilir. Bu mor ile boyanan çok pahalı giysiler Roma’da, Bizans İmparatorluğunda hükümdar ve din adamları tarafından bir asalet göstergesi olarak giyilirdi. Söylencede göre Troyalı Paris’in Akha soyundan gelen güzel Helen’i bu mor giysileri vadederek kandırdığı ve kaçırdığı anlatılır.

Türk alfabelerinden ilki 38 harfli Orhun-Göktürk alfabesidir.  M.Ö 5. yüzyıla kadar uzanan bu alfabeden sonra Uygur alfabesi denilen 18 harfli Sogd alfabesi bulunuyor. Bu alfabe Türkler tarafından Müslümanlığı kabul edene kadar kullanılmıştır.  

Alfabeyi oluşturan harflerin nasıl bugün bildiğimiz sıraya göre dizildiği konusunda kesin bir bilgi bulunmuyor. Ancak harflerin anlamlarını daha doğrusu hangi harfin neyi temsil ettiğini bilebiliyoruz. Yukarıda açıkladığımız gibi Kenan-Fenike ve Mısır birbirleriyle komşu uygarlıklardır dolayısı ile birbirlerinden etkilenmemeleri düşünülemez. Mısır hiyerogliflerinde yer alan ve bir öküz kafasının piktogramından esinlenen Fenikeli alfabe tasarımcısı o zamanın en önemli varsıllık kaynaklarından birisini yani Aleph’i ilk sıraya yazmış olabilir. Bilindiği gibi eski Mısır uygarlığında Apis öküzü de çok kutsal bir varlık idi. Belki de o yüzden alfabetik sıralamanın başına canlı bir tanrı olan Memphis’li Apis’in (Hapi) yahut genel anlamda öküz adlı hayvanın adı olan Aleph’ in (a)’sı konmuştur.

Bu alfabeden etkilenen Samilerden İbraniler aleph’ i olduğu gibi alırlarken Araplar elif olarak değiştirmişlerdir. Eski Yunanlar M.Ö. 8. Yüzyılda Aleph’i almışlar ama onu alpha’ya devşirmişlerdir. Onu izleyen harfler ise beta, gamma, delta, epsilon, zeta şeklinde sıralanmaktadırlar.
Bu harflerden beta (bet) ev anlamına, g amal, (gamma) sopa, değnek ve dalet  (delta) de kapı anlamına gelmektedir. Fenike dilinde ve Ârâmîce’de “zai, İbrânîce’de “zain” (zayin) Yunanca’da ise “dzéta” (zeta) silah anlamına gelen sözcüğün ilk harfidir.

Lübnan Ulusal Tarih Müzesini gezerken bu harflerin transkripsiyonlarını gösterir listenin bir fotoğrafını çekmiştim. Yazıma eklediğim bu listede özellikle Fenike ve Arap alfabelerinin karşılaştırılması ilginç olacaktır. Arapçadaki elif de aleph de, Yunanca alfa da aynıdır. Arapçada da aleph, alef öküz anlamına gelmektedir. Yine dilimize de girmiş ve hala kullanılmakta olan ulufe sözcüğü de öküz yemi parası anlamına gelmektedir.

Yine aynı müzenin bir salonunda Fenike,  Byblos kralı Ahiram’ın lahdi bulunuyor. Lahdin üzerinde 38 sözcükten oluşan bir yazıt var. Bu yazıtta bulunan aleph, alfa harfini parmağımla okşarken bu gün böyle bir yazı kaleme alacağımı nereden bilebilirdim ki! Ama doğrusu o an çok heyecanlanmıştım. Bugün eğer antik dünyanın kültürünü hayli ayrıntılı şekilde okuyup anlayabiliyorsak bu alfa harfinin beni heyecanlandırması çok doğaldı.  
Byblos’ta Eski Fenike lehçesinde yazılmış olan bu Fenike alfabesinin bilinen en eski örnek olduğu kabul edilir. Kalker malzemeden bu lahit MÖ.1000 yılında yapılmış ve arkeologlarca1923 yılında bulunmuştur. Bu lahdin de çektiğim bir fotoğrafı yine yazıma eklidir. Alfabenin harflerini gösterir yakından çekilmiş bir başka fotoğrafı da aynı şekilde yazıma ekledim.

Eski çağlarda yazı ile parşömenler, papirüsler Kalamos’un kalemi eşliğinde ayrılmaz, muhteşem bir ikili gibiydiler. Yıllar yılı onların ışıl ışıl saltanatı hüküm sürdü. Zaman akıp gitti. Yazı makineleri icat oldu.  Alfabeler A, (a) harfi ile başlıyor ama daktilolar, bilgisayar ve cep telefonlarının klavyeleri başka harflerle başlıyor. Klavyeler dillerdeki sözcüklerde geçen harflerin kullanım sıklığı ve insan parmaklarının (digit) kullanım kolaylığına göre belirleniyor. İlginç, Fransız klavyesi A harfi ile Anglosakson klavyeleri isi Q ile başlıyor. Türkçe yazım için en uygun olanı hiç kuşkusuz F ile başlayan dizilimdir. Klavye konusu çok uzun, yazıyı daha fazla dallandırmadan burada bitirelim.

Bize alfabeyi bulup armağan eden tasarımcıya sonsuz teşekkürler, sevgi ve saygılar sunuyoruz.

23.03.2024
Ali Can Polat

 

 

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.