ÖĞRENMEDEN GEÇİRİLEN HER GÜN KAYIP

 

ÖĞRENMEDEN GEÇİRİLEN HER GÜN KAYIP

Sevgili  arkadaşlar:

23.12.2015′ ten. Tam 6 yıl öncesinden. Benim için hala güncel.

Bir büyüğümden duyduğum bir sözü tekrarlayarak söze başlamak istiyorum.

” Her hangi bir konuda,  her hangi bir şey öğrenmeden geçirilecek bir gün o kişi için bir kayıptır”

Bu sözü tüm yaşantım boyunca hiç aklımdan çıkarmadım. Her gün yeni bir şey öğrenmeyi kendime bir ilke edindim. Hep merak ettim, öğrenme hırsımı, sınır tanımayan merakımı giderebilmek için kimi zaman olur olmaz işler yaptım.  Ama bu işten sonuçta, karlı çıktığımı söylersem pek yanlış olmaz. İşte bu Facebook denen şeyi de bu öğrenme ve merakımı giderme duygusu ile kullanıyorum. Tanıştığım her kişiden, çevirdiğim her sayfadan o kadar çok şey öğrendim ki, o kadar çok şey öğreniyorum ki !

Bilginin hangi taşın altında saklandığını bilemiyoruz. Bu yüzden gücümün yettiği her taşı yerinden oynatmaya, altını görmeye çalışıyorum.

Pergelin bir ucu bir yerlerde sabitlenmeli.

Eğer bir ucu sabit ise siz onunla 360 dereceyi tamamlayıp bir çember, bir daire ve giderek kendinize bir dünya yaratabilirsiniz. Eğer pergelinizin iki ucu da havada, boşlukta ise siz de birilerinin peşinde yuvarlanıp gidersiniz.

Hayatı kolaylaştıran, kısa, orta ve uzun vadeli sorunlarımızın çözümünde bize çok yararlı olacak olan şey bizim ve bizden öncekilerin bize miras bıraktıkları deneylerdir, denenmiş, gerçekliği ve doğruluğu aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan  ön doğrulardır, (Postulat) postülalardır.  Buna özet olarak kültür diyebiliriz. Bir elmayı soymak gereksinimi duyduğumuzda bir bıçak aranır, bulur ve işimizi bitiririz. Aksi halde elmayı soymadan önce bıçağı veya benzer bir aleti yeniden icat etmemiz gerekir ki; buna da bizim ömrümüz yeterli olmaz.

Öğrendiğim şeyleri de sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Gezdiğim, dolaştığım yerlerde örneğin gözüme ilişen bir çiçeğin ya da anıtsal bir yapının önünde çektiğim bir fotoğraf veya edindiğim, öğrendiğim bir bilgiyi sizlere anlatırken çok seviniyorum. Bunu yaparken duyduğum mutluluk bir bilgiye ulaştığım zaman duyduğum gönül ferahlığının aynısı..

Zaman zaman bilemediğim şeyleri ve olayları sizlere soruyorum. Zaman zaman sizlerle tartışıyoruz. Kimi zaman sizlerden farklı düşünüyorum.  Bu farklılığa da her zaman ve her yerde olduğu gibi saygı duyuyorum. Kimi zaman ağır suçlamalarla karşılaştım ama bilerek veya isteyerek hiç bir kimsinin gönlünü kırmamaya çalıştım.

Bu yaptıklarımın birilerine bir yararı oluyor mu bilmiyorum.  Olursa sevinirim elbet ama benim tüm bu yaptıklarım,  eğer sonuçta bir şey ifade ediyorlarsa şunu söyleyeyim ki,  bir oyun,  İngilizlerin deyimi ile enjoy olsun diyedir.
Eğer bir tanımlama yapmak gerekirse mutluluğum, 8-10 yaşındaki bir oğlan çocuğunun bir dut ağacının yeni sürgününden kendisine bir düdük yapmaktan, yapıp öttürdüğünde duyduğu zevkten başka bir şey değildir.

Tüm bu güzel şeylerin içinde ülkemizin ve dünyamızın 2000′ li yıllarda hiç de iyi olmayan bir yolda hiç de doğal ve akıllıca olmayacak bir tarzda yol almakta olduğu gerçeğidir. Bunu görüyoruz, yaşıyoruz.  Bu duygu, doğrusunu söylemek gerekir ise beni soluksuz bırakıyor. Üzülüyorum. Üzüntüm, bu yalanlara, yanlışlara karşı bir şey yapamamış olmanın, olduğum yerde burkulup kalmanın verdiği huzursuzluktan ibarettir.

İkinci olarak da benim yeni şeyler öğrenme,  bunları başkaları ile paylaşma konusunda verimsiz kaldığıma ilişkin bende oluşan duygulardır.   Dağarcığımdaki şeyleri aktarmak güzel ama dağarcığımı genişletmek gereği de var.

İşte bu nedenlerle öncelikle çalışma masamın üzerinde uzunca bir zamandır yığılan kitap ve dergileri okumakla işe başlamalıyım.

Bu nedenlerle bu sayfaya yeni yılla birlikte biraz daha az zaman ayıracağım. Beni anlayacağınızı ümit ediyorum.

Hepinize en içten sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Ali Can Polat 23.12.2015

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.