EMİR BÜYÜK YERDEN

 

EMİR BÜYÜK YERDEN

 

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, bu görevini ve bir siyasi partinin başkanlığı görevini eylemli olarak sürdürmekte iken bu görevlerden ayrılmadan, ayrılmayı hiç düşünmeden Cumhurbaşkanlığı için de adaylığını açıklamış ve her türlü kamusal olanakları sınırsızca kullanarak seçim propagandası yapmaya başlamıştır.

Bu propaganda konuşmalarının birinde kendilerinin emri Allah’tan aldığını iddia etmiştir.

Bu açıklama herkes gibi bir yurttaş olarak beni de şaşırttı. Bu açıklamayı  bir kahvehanede tavla oynayanlardan biri değil de, 20 yıldan uzun bir süre iktidarı elinde tutan bir lider, bir Cumhurbaşkanı söylüyorsa elbette  üzerinde düşünmek gerekmektedir.

Diyelim ki; Sayın CB adayı böyle bir emir almıştır. Bunun bir kanıtı olmalı, değil mi?
Yarın diğer adaylar da aynı iddialarla ortaya çıkarlarsa bu işin içinden çıkmak imkânsız hale gelebilir!

Eğer böyle bir emir varsa acaba bu emir yazılı mıdır? Emir yazılı ise  altında imza… Dedim ya, bu işi kurcaladıkça altından bir sürü çapanoğlu çıkar diye.

Denebilir ki; bu işin belgesi olmaz. Gerçekten de bu işler için belge düzenlenmiyor. Biz bunu politika tarihimizde yaşadığımız bir örnekle hiç unutmayacak şekilde öğrendik.

Geriye sözlü  emir kalmaktadır. Sözlü emir için öncelikle konuşan bir dile ve duyacak bir kulağa ihtiyaç vardır. Kulak tamam, onda bir sorun yok. Duyma kabiliyeti de yerinde.

Ancak konuşan bir dil çok daha önemli olmaktadır.

Dil ile kulak arasında bu köprü hangi lisan ile kurulacaktır? Türkçe, İngilizce, Fransızca, Arapça, Rusça, Çince veya Hintçe…
Emir büyük yerden olduğuna göre büyük olan yer tüm dilleri bilir. Bu yön de tartışmasızdır.
Kulak kime ait ise onun kimlik bilgilerini inceleyerek konuşmanın hangi dilde olduğunu, olabileceğini de kestirebiliriz.
Konuşma ve dinlemenin bir yer ve zamana ihtiyacı da vardır. Zaman diyoruz çünkü böyle emirler zaman aşımına da uğramış olabilir. Bunu ayrıca düşünmek gerekir ama biz konuşmanın sıcağı sıcağına yapıldığını varsayalım.
Yer konusu da önemli. Bu konuşma nerede yapılmıştır veya yapılacaktır? Sözü edilen Büyük Yer bir CB adayının ayağına gelmez, olsa olsa aday ona gitmiştir. Tamam, bu noktayı da çözdük. Çözdük de adayımız o yere nasıl gitti ve hangi vasıta ile gitti?

Gitti diyelim, sakin, kimselerin olmadığı bir yere, kulaklarını da sonuna kadar açtı.
Ses, sessizlikte dağlara, tepelere çarpa çarpa, eko yaparak geldi…
Bunun adı vahiy değil mi?
Bize kutsal kitapların anlattığı da aşağı yukarı böyle. Bu bir vahiydir.
İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası: Vahiy peygamberlere geliyor. İnsanlara değil…(!)
Eee, n’ olacak şimdi?
Bu hikâye de burada biter. “teyit org” güler geçer. Siz ne yaparsınız ben onu bilmem, bilemem.

04.05.2023

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.