ÇOCUKLARIMIZ

Derya Yanık, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı özetle:

“Bizim Menzil cemaatine ya da x, y, z herhangi bir yere verecek bir çocuğumuz yok ama insanlar kendi çocuklarını diledikleri yerde bulundurabilirler, buna da karışacak halimiz yok.”

diyor.

Sayın bakan siz bir hukukçusunuz, avukatsınız ve bir bakansınız. Ondan önce de bir kadınsınız. Bir anne olmasanız bile bir anne adayısınız. Anne ve çocuk ilişkisini herkes gibi çok iyi bilirsiniz veya bilmeniz gerekir.

Çocuk temyiz kudretine sahip olana kadar, rüşdünü ispat edene kadar çocuktur. Reşit olmayan çocukların haklarını korumak, geliştirmek ve kullanmak hak ve görevi anne ve babaya, veli veya vasiye aittir. Veli ve vasi durumunda olan her kimse bu hak ve yetkisini insan hakları ve yasalara, hukuk kurallarına uygun olarak kullanır. Hiç bir zaman çocuğun ilerde gelişmesine engel olacak tarzda kullanamaz. Çocuğu çağdaş bir eğitimden yoksun bırakacak, çocuğu çağ dışı, kökten dinci cemaat ve tarikatların eline bırakamaz. Bırakır ise devletin buna engel olması gerekir. Oysa siz bunun tam tersine söylüyorsunuz. Toplumuzda yaşanan örneklerden anlaşıldığı gibi bu yerler çocuklar için “yakın bir tehlike” oluşturmaktadır. Başka bir anlatımla bu tür yasa dışı örgütlenmeler, anne-babalar ve devletin organları çocuğa karşı YTCK’ na göre suç işlemektedirler.
Bu tür karar ve eylemlerden derhal vazgeçiniz.

Size yararı dokunur mu bilemem ama İtalyan yazar, düşünür Orianna Fallaci’nin “Doğmamış Çocuğa Mektup” adını taşıyan eserinden şu cümleyi anımsatmak istiyorum.

(Sen ne Tanrı’nın ne devletin ne de benim malımsın. Kendinden başka hiç kimseye ait değilsin)

Henüz kendini savunma olanağı bulunmayan ve henüz neyin iyi, güzel ve doğru neyin kötü, çirkin ve yanlış olduğunu ayırt etme yeteneğinden ve yetkinliğinden yoksun bir küçüğü korumasız bırakmak yanlış olmaktan öte ağır bir suçtur.

Çocuk doğumu ile birlikte toplumun bir malı değil genç, olgun ve yaşlılar tam hak ehliyeti bulunan üyesidir. O toplumun başkaları gibi tam bir bireydir.

Eti senin kemiği benim tekerlemesini artık terk edin ve unutun, unutturun. O çocuk etkiyle kemiğiyle kendisine aittir.

Anne ve baba da istediğini yapamaz, anne-baba çocuğunu hangi kutsal veya sıradan bir nedenle olsa da asla kurban edemez. Örneğin bir kadın bir erkek, iki çocuk yapıp, bunların 4 böbreğini, 4 gözünü organ mafyasına pazarlayıp geçim sağlama ahlaksızlığını göz önüne getirirsek olayın vahameti daha iyi anlaşılır. Çocuğa iyi davranmayan, tedip ve terbiye hakkını iyi kullanmayan ebeveyne yaptırım uygulayan bir devlet ondan daha ağır bir tehlike karşısında sessiz kalamaz, kalmamalı.

Bu son örneği vermenin bana ne kadar acı geldiğini takdir edersiniz.

Ancak, tarikat, cemaat veya çeşitli hizipleşmelerin Hz. Muhammed’in de öngördüğü ve kurallarını tebliğ ettiği İslam dinine aykırı , bid’at olduğunu da unutmamak gerekir. İslam Peygamberinin bir mezhebi, tarikatı yoktu. 4 Halife döneminde de yoktu. Ve İslam bugün içinde bulunduğu kötü durumdan mutlak anlamda daha iyi idi.

Bu tarihi, sosyal ve çağdaş nedenleri dikkate alarak karar ve uygulamalarınızı düzeltiniz.

Saygılarımla…
aCp

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.