KARIŞIK – KARMAŞIK

KARIŞIK – KARMAŞIK

Konunun ara başlıkları: Karışık, karmaşık, karmaşa – karma – karmakarışık – karman çorman – karışım – eriyik – mozaik – alaşım – ortaya karışık – karambol – karambole/a… Ve kaos

Konuşma ve yazışmalarımızda karışık ve karmaşık kavramları ile bunlara yakın anlamlardaki sözcüklerin birini diğerinin yerine kullanıyoruz. Ama bu kavramlar arasında hayli farklar bulunmaktadır. Bu fark ve benzerlikleri merak ediyorsanız birlikte okumaya başlayabiliriz.

Konuyu irdelemeden önce akla gelebilecek “karma” sözcüğüne özet olarak değinmekte yarar var. Karma sözcüğünün Sanskrit dilinde yapmak, etmek, eylemek, bir eylemde bulunmak anlamına gelen kri sözcüğünden türetildiği kabul ediliyor. Yine bu sözcükten türetilmiş olan başka sözcükler de vardır. Bunlar kısaca. Karma yasası, karmik plan ve karmik karşılama gibi…

Karma yasasına göre her yaşantı önceki yaşantılarda yapılan, gerçekleşen eylemlerin sonucu olarak belirlenir. Buna göre dünyamızda bulunan kişilerin yaptığı hiçbir eylem sonuçsuz kalmayacak ve o kişinin geleceğini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecektir.

İnsanlar doğar doğmaz içgüdüleriyle ve ölene kadar bilinçli oldukları süre boyunca ödül ve ceza beklentisi ile yaşarlar. Bütün bir ömür bu beklenti ile geçer.  Bununla birlikte yaşamlarının bir anlamı olduğuna inanırlar, inanmak isterler. Bunun bir sonucu olarak varlık ve eylemlerini değerlendirecek bir yargısal yapının da olmasını, bu yapının sürekli ve düzenli olarak çalışmasını isterler. Bunun adına da adalet demeyi uygun bulurlar. Birçok inanç doğrultusunda bu yargılama işi tanrı kavramında anlam bulur. Bazı doğu Uzakdoğu kaynaklı düşüncelere göre de enerji olarak karşımıza çıkarlar. Karma düşüncesine inananlar için dünyada her şey kendi doğal yolunda akar gider. Bu doğal akışa karşı koyanlar sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırlar.

Karma kavramı konumuz açısından nesne ve nesnelerin hareketlerinin bir birlikteliği, bir korelasyonudur. Birbiriyle benzeşen ve benzeşmeyen parçaların oluşturduğu bir bütündür. Elbette felsefi anlamda karma bundan çok daha fazla bir şey olup bu yazımızda bu yönünü belirtmek yeterlidir.

Konuşmalarda ve bazen de yazılarda kimilerinin karışık ve karmaşık sözcüklerinden birini diğerinin yerine kullandığına tanık olmaktayız. Ama bu iki sözcük arasında farklar vardır. Bu fark ve benzerliklere beraberce, biraz daha yakından bakalım.

1966 basım TDK Sözlüğüne göre (s. 410) karışık sözcüğünün anlamı a) Karışmış olan, b) Halk inancına göre cinlerle, perilerle ilişkisi olan imiş. Aynı sözlüğe göre karışıklık da a) karışık olma hali, b) kargaşa olarak açıklanmış. Sözlük aynı sözden türeyen karışımı da birleşmeksizin birbirine karışmış olan şeylere verilen ad olarak tanımlamaktadır. Eskiler buna mahlût derlermiş. Bir de bir kimya terimi olarak mahlul var. Türkçesi eriyiktir. Eriyikte de bir karışma durumu vardır ama bu karışmanın bir ileriki aşamasıdır. Örneğin çayın içine şeker koyar karıştırırız ama artık ortada bir şeker kalmamıştır. Şeker erimiş çayı oluşturan diğer maddeler içinde ondan kolayca ayrılamayan bir bütünlük oluşturmuştur. Bir de yine aynı kökten gelen karışmak, birinin işine karışmak, müdahale etmek sözcüğü bulunmaktadır.

İsmet Zeki Eyüpoğlu Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü (s380) ‘te sözcüğün kökeninin kar – karmak eylemi olduğunu vurgulamaktadır. Karmak, eşmek, delmek, katmak, yaymak, bulaştırmak, bulandırmak, bozmak değiştirmek gibi eylemlerle ilintilidir. Bunların hepsi bir şeyin sağlığını veya önceden var olan düzenini, sırasını, dizilimini bozmak anlamını taşımaktadır. Karma sözcüğü ise  (Hindu inanışındaki karma terimi dışında) karılmış olan yani içinde başka bir madde bulunan veya düzeni, şekli bozulmuş olan anlamına gelmektedir. Oyun kartlarının karılması gibi. Bu anlam içinde karışık sözcüğünü de arılığı duruluğu, sırası, düzeni bozulmuş olan şeklinde tanımlayabiliriz.
Sevan Nişanyan da Sözlerin Soyağacı’ nda (s.245) sözcüğün etimolojisine ilişkin benzer bilgiler vermektedir.   

Burada dikkatimizi çeken şey karılan, karıştırılan şeylerin kendi başlarına varlıklarını sürdürüyor oluşlarıdır. Zor veya kolay yöntemlerle bu karışıklık giderilebilir, örneğin taneler birbirinden ayrılabilir veya bozulan sıralama eski hale getirilebilir. Ancak bu ayırma işlemi düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir. Bir çuval pirincin içinde pirinç ile ayı renkteki birkaç taşı ayırmak, ayıklamak gibi.

Aynı şekilde bir ezogelin çorba içindeki pirinci, bulguru, mercimeği, tuzu biberi ayrıştırmak zordan öte olanaksızdır. Bu nedenle belki de işleri çorbaya çevirdin diye bir deyim geliştirilmiştir.

Yeme içme kültürümüzde yer alan bir deyim de “ortaya karışık” kavramıyla anlatılan şeydir. Genel olarak bu deyimle bir salata anlatılmak istenmektedir. Bilindiği gibi salata benzer veya birbiriyle uyumlu tatları yan yana getirmiş bir gevşek bir karışımdır.

Mozaik bu karışımlar içinde en gevşek yapılı olanıdır. Mozaiği oluşturan parçalar kendi varlıklarını aynen korurlar aralarında ayrıca birleştiren bir madde vardır. Genel olarak Türkiye’nin kültürel yapısını anlatmak için mozaik terimi kullanılmaktadır.

Ben ise bu konuda mozaik yerine alaşım terimini kullanmanın uygun olacağını düşünmekteyim. Türk kültürü yan yana gelmiş, getirilmiş elementlerin birliği olmayıp binlerce yıldır aynı coğrafyayı paylaşmış insanların, halkların symbiotique  ve syncretique etkileşimleri sonucu et ile tırnak gibi olmuş, birleşmiş, bütünleşmiş bir topluluktur. Bu insanlar ikinci büyük paylaşım savaşı sonrasında kader birliği yapmışlar, kurtuluşu elbirliği ile gerçekleştirmişler ve birlikte yaşamayı anayasal bir güvence altında eşit, özgür yurttaşlık bilinciyle tasada ve kıvançta bir olmak şeklinde kalıplaştırmışlardır. Dil, inanç ve siyasi düşünce farklılıklarını ayrıştırıcı değil birleştirici, zenginleştirici olarak değerlendirmek gerekmektedir. 

Milattan önce 4 binli yıllardan bu yana bilinen, bir metal elementin en az bir başka element (metal, ametal) ile birleşmesi sonucunda oluşan yeni homojen karışıma bir kimya terimi olarak alaşım (halita=metal karışımı) adı verilmektedir. Elde edilen karışım yine metal niteliği taşır. Ancak alaşım adını alan bu yeni karışım işleme giren metallerin özelliklerinden daha farklı özellikler gösterirler. Örneğin demire göre tunç-bronz daha sert bir özelliğe sahiptir. Metal işlemeciliğinin başından bu yana en çok bilinen alaşımların başında tunç (bakır-kalay), pirinç (bakır-çinko), lehim (kalay-kurşun) ve cıva alaşımları olan amalgamdır. Benzer şekilde demire göre sert olan çelik de daha yüksek oranlı bir demir karbon alaşımıdır.

Alaşım sözcüğünün etimolojisi de hayli ilginçtir. Yeni Türkçe alaş eyleminden + ım sonekiyle türetilmiştir. Ala niteleme sözcüğü ile ilgili olabileceği düşünülebilir. Fransızca alliage (=combination de métaux par la fusion) sözcüğünden fonetik çağrışım yoluyla, ya da Türkçe alaş-bulaş- eyleminden bir çeşit  (alaca-bulaca gibi) ikileme olarak türetilmiş olabilir.

Karıştırılan iki veya daha çok madde bir katalizör (Yunanca’ dan κατάλυσις: çözülme)  aracılığı ile tepkimeye girebilirler. (Kataliz) Katalizör, kimyasal bir reaksiyonun aktivasyon enerjisini düşürerek tepkime hızını artıran ve tepkime sonrasında da kimyasal yapısında bir değişiklik meydana gelmeyen maddelerdir. Katalizör taşıt araçlarında, katalitik konvertörlerde (yerel halk dilinde Katolik soba) karşımıza çıkmaktadır. Mikrodalga fırınların işletimi de benzer teknolojilerin uygulanmasının sonucudur. Aynı şekilde ayrıştırıcı nitelikteki elektrolizörleri de anmakta yarar vardır.

Karmaşık kavramına gelince:  Sözcüğün tanımını a) içinde ayrı türden birçok öğe bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşmuş olan, b) ilk bakışta anlaması anlaşılması ve açıklanması güç olan şey veya olgular şeklinde yapabiliriz. Karmaşık sözcüğü yeni Türkçe karmaş sözcüğüne + ık son eki ile türetilmiştir.

Karmaşa sözcüğü de karmaşık olan şey veya durumu anlatmak için kullanılmaktadır. Arapça ihtilat etmek karşılığı olarak 1940’ lı yıllarda önerilmiş olup toplumca da benimsenmiştir. Karmaşa da karışık gibi karmak eyleminden türetilmiştir. Karmaş’a “a” son eki eklenerek belirlenmiştir.

Fransızlar karışık sözcüğüne karşılık mixte, İngilizler mixed sözcüğünü kullanıyorlar. Batı dillerinde karışık karşılığında combiné, combinaison, confusion, mélangé, blend gibi kavramların bulunduğunu görüyoruz.

Karmaşık sözcüğü için Fransızca’da  compliqué, ingilizce’de complecated sözcükleri kullanılıyor. Kopleks (complex) de aynı şekilde kullanılıyor.

Karışık ve karmaşık sözcükleri arasındaki benzer ve ayrılan özellikler Türkçemizdekine benzemektedir. İki kavram arasındaki fark;  karışık ile anlatılmak istenen olay veya bir durumda bir özensizlik, karmaşık sözcüğünde ise zor da olsa birleştirici şeylerin bulunabilirliği öne çıkmaktadır. Ama zorluk da tek belirleyici değildir. Örneğin labirentte çıkışı bulmak zordur ama labirenti karmaşık olarak tanımlamayız. Hiç kuşkusuz labirent özellikle insan eliyle oluşturan labirentlerde bir düzen de bulunmaktadır. Aynı şekilde melez veya hybrid+e olan şeylerde, karışım, kaynaşma o denli ileri noktalardadır ki; ayrıştırmak olanağı bulunmaz.

Gelelim karambol (Fransızca carambolage) kavramına. Bilindiği gibi karambol bilardo oyununda istekayla/ ıstakayla vurulan topun öteki toplara dokunması, çarpmasıdır. Kırmızı topun diğer toplara çarptırılması oyuncu hesabına bir sayı kazandırmaktadır. Fransızlar araçların birbirine girmesini, yığışmasını da aynı sözcükle anlatıyorlar. Sözcüğün ikinci anlamı ise kişilerin ya da nesnelerin birbirine çarpması, çarpışma, karışıklık demektir. Özellikle futbol terimleri arasında yer almış olan bu terimle oyuncuların yarattığı karışıklık içinden sıyrılıp bir vuruş yapmak, gol atmak şeklinde ifade edilmektedir. TDK karambol sözcüğünün anlamını ayrım gözetmeksizin karışıklık, karmaşıklık olarak vermektedir. Gerçekten de her iki durumu bu sözcük karşılamaktadır.

Gelelim yazının tatlı sürprizine: Carambola (Fransızca carambole). Yıldız meyvesi (Star fruit) olarak da bilinir.  Tropikal Güneydoğu Asya’ya özgü bir ağaç türü olan Averrhoa carambola’nın meyvesidir. Pasifik adalarında ve Brezilya’da da yetişmektedir. İçeriğinde nörotoksin karamboksin adlı maddeleri barındırır.

Meyvenin enine kesildiğinde bir yıldıza benzediği için ona yıldız meyvesi adı verilmiştir. Meyve olduğu gibi yenilebilir, pişirilebilir veya çeşniler, konserveler, garnitür ve meyve suları halinde tüketilebilir.

Classification taxonomique:  Averrhoa carambola
Bitkiler âleminden, Trakeofitler sınıfından bir kapalı tohumludur.
Ailesi, Oxalidaceae, Cinsi: Averrhoa türü A. Carambola’dır.

Bu meyveyle ilk olarak Fest Travel ile Tayland’a yaptığımız gezide, Bangkok’ta bir teknede sevgili arkadaşım, rehberim, yoldaşım Faruk Pekin sayesinde tanıştım. Güvertede upuzun bir masada hayranlıkla seyredip fotoğraf çekmeye çalışırken, bırak şimdi fotoğraf çekmeyi, biraz sonra bitecek, sen şimdiden bir tane at ağzına derken tanıştım. Gerçekten çok güzel, o tarihlerde buralara hiç ithal edip getirmiyorlardı. Ben gökteki yıldızlar gibi onların dilimlerini seyrediyordum. Şimdilerde, birçok manavın tezgâhında görülebiliyor.

Karışık-karmaşık derken etimolojinin bazen labirentleri andıran daracık, bunaltıcı, dolambaçlı yolları arasında böyle bir sürpriz umarım sizin de hoşunuz gitmiştir. Doğrusu zor ya da kolay olsun, Ikarus ve babası Daedolos gibi de olsa bu dolambaçlı yollardan çıkacağız. Karışık, karmaşık derken bir de Kaos var. Kaos karışıklığın, karmaşıklığın, dolanıklığın, düzensizliğin, hukuksuzluğun en üst noktası. Zeus babası Kronos’u yendi. Kaos devri sona erdi.

Bilindiği gibi düzensizliği, karışıklığı, karma karışıklığı, karman çorman oluşu ifade etmek için kullanılan kavram Kaos’tur. Kaos’u aşacak, Kaos durumuna dönülmesini engelleyecek en güzel aygıt dilimizdir. Dilimizi, dilimizdeki kavramları iyi öğrenirsek ve yerli yerinde kullanırsak her tür zorluğun üstesinden geliriz.

Saygılarımla…
02.03.2023
Ali Can Polat

 

 

 

 

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.