ÇİN İ GİSUSUNA

 

Çin-i Gisisuna Zencir-i Teselsül Dediler suz i dilara makamı III. Selim

Bu eserin bestecisi Osmanlı hükümdarı III. Selim.
Fransızlar 1789 tarihinde Bastille önlerinde devrim yapma telaşındaydılar. Monokrasiyi, teokrasiyi ve feodaliteyi söküp yerine
Liberte, egalite ve fraternite olarak özetledikleri yeni bir ekonomik, politik ve laik bir düzen kurmayı amaçlıyorlardı.
Osmanlı ise akla, fenne ve çağa ayak uyduramayan ekonomik ve sosyal sisteminin sürdürülemezliğinin anlaşılmaya başlandığı
1683 Viyana Bozgunundan sonra bir daha belini doğrultamamıştır. Topkapı surları içinde yarı izole, soyutlanmış bir yaşam sürdüren
padişah ise olan biteni kavramaktan yoksun sağa sola iyi niyet içeren kimi fermanlar yayınlamaktan öte bir şey yapamamaktadır.
Din adamlarının yönetim üzerinde akıl almaz yol karıştırıcılığı, ülkenin her yanında, tüm kurumlarda ve askeriyede yönetimsizlik, ikbal ve şöhret
kaygıları, önü alınamayan rüşvet.Müslüman halkın biçareliği ve itilimiş,kakılmışlığı tam bir çöküşe doğru gidiş. Padişah o kadar dünyadan habersiz ki;
o besteler yapmakta, Türk musikisine güzel makamlar kazandırmaktadır. İşte o kaotik dönemde yaratılmış eserin güzelliği… İnanılamayacak kadar güzel.
Onu icra eden bir başka bestecimiz, müzik insanı Münir Nurettin Selçuk. Yıl 1946
Alaetten Yavaşça’nın sesiyle CD kaydından dinleyebildiğimiz bu eser ne kadar da güzel.
Bu eserin tanıtımını bir terör saldırısında sağlığını yitiren ve tekerlekli sandalyeye bağlı kalan Server Tanilli 1990 yıllarda anıları içinde yazmış.
Tanilli hocamızın yazısı da insanın gönül tellerini titretmeye yetiyor.
Kütüphanemi düzenlemeye çalışırken Suat Özdemir abinin bana bir zarf içinde zarif yazısı ile bu gazete küpürlerini görünce yeni baştan yaşadım.
Müziği youtube’tan CD kaydı olarak bir kez daha dinledim. 1950′ li yıllardan başlayarak kültürümüze, müziğimize ne kadar yabancılaştığımızı,
dahası bu alanı ne kadar çok yozlaştırdığımızı düşündüm. Populist ve arabesk bu alanı çöle döndürdü. Susuzluktan çatlayan topraklara dökülen gözyaşım
yazık ki eskiye dönüşümüzü sağlamayacak. İşini severek yapanlar bir bir gitti. Bayburtlu Zihni, şimdi o da yok. Münir Nurettin, oğlu Timir Selçuk. Server Tanilli, Alaettin Yavaşça…
hocamız hepsi unutulup gidiyor. Zeki Müren o da bu çarkın kurbanlarından.” Vardım ki Yurdundan Ayağ Göçülmüş” Bayburtlu Zihni’nin. Türkçenin güzelliği. Müziğin
en hası. Nerede kaldı. Yok hiçbiri.
Ülkemizde müzik ile uğraşanların doğu veya batı müziği demeden bu temaları yeni baştan ele almasında büyük yarar vardır. Bestenin sözlerinin günümüz Türkçesine
çevrilmiş halini yazmasam kimsenin bir şey anlamayacağını biliyorum. Amacım eski ölüyü diriltmek gibi bir şey değildir. Osmanlıca diye yeniden ısıtılmaya çalışılan
dil bozuntusunu da savunmuyorum. Harf devriminin önemini zaten konuymaya gerek yok. Osmanlının kafa yapısı da ortada. Ama bir yaşanmışlık var. Bu yaşanmışlığın iyi ve kötü tortuları var.
Bu mirası değerlendirmemiz gerekiyor. 1950′ li yıllar ne yazıktır ki, her şeyi allak bullak etti. 2000′ li yıllarda hala geride kalan bir şeyler varsa bulup koruma altına alınmalı ve geliştirilmelidir.

Eskilere daldık.
Saygılarımla…
04.02.2023
aCp

Çîn-i gîsûsuna zencîr-i teselsül dediler bestesi
Sözleri
Çîn-i gîsûsuna zencîr-i teselsül dediler
Döndüler sonra hatâdır diye kâkül dediler
Gonca-i lâ’l-i şeker-handesine gül der iken
Yanılıp zâika-sencân heves-mül dediler

Türkçe karşılığı:
Saçlarının kıvrımlarına “uzayıp giden bir zincirdir” dediler.
Döndüler, sonra “hatadır” diye “kâkül” dediler.
Lezzet nedir bilenler, tatlı gülücükler saçan al dudaklarına önce “gül”
derken, sonra yanılıp “arzu kadehidir” dediler.

Eserin künyesi
Beste: Sultan 3. Selim
Güfte: Bağdatlı Esâd Efendi
Makam: Sûz-i dilârâ makamı
Usûl: Hafîf usûlü
Form: Beste formu

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.