METAVERSE

 

 

 

 

METAVERSE

Teknolojinin sanal gerçeklik alanındaki geliştirilmiş hali olan metaverse, KURGUSAL EVREN olarak tanımlanabilir.

Terim, ilk kez Neal Stephenson’ın 1992 tarihli bilim kurgu romanı Snow Crash’de kullanılmaya başlandı. Şimdilerde de Mark Zuckerberg bu konuya çok yoğun ilgi duymaktadır.
Sözcüğün etimolojisini incelemek için bir çok kavramda olduğu gibi yine antik Yunanca’ya kadar uzanan bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor. Bu dilde meta, sonrası ya da ötesi anlamındadır. Verse eki ise Fransızca ve İngilizce gibi Batı dillerinde evren anlamına kullanılmaktadır. Üniversite, üniversal gibi sözcüklerden tanıdığımız verse eki meta sözcüğüne eklenince yani türetilen metaverse sözcüğü var olan evrenin ötesi anlamına gelmektedir.
Bu kavram ya da terimden hareket eden bilgisayar yazılımcıları özellikle küçük çocukları ve gençleri hedef kitle seçerek farklı bir oyun yaratmışlardır. Teknolojinin sanayi ve otomasyon alanında, bankacılık, sigortacılık gibi sektörlerde ulaştığı veya hedeflediği yerleri bu değerlendirme dışında tutarsak girişimcilerin en çok iştahını kabartan bilgisayar veya internet ile yaratılan oyun alanları olmaktadır.

Adları harflerle tanımlanan kuşaklar gerçek yaşamda bulamadıklarını bu sanal ortamda aramaktadır. Metaverse ile galaksiler arası yolculuklara çıkabilir, Mısır firavunları ile Nil nehri kıyısında şarap içebilirsiniz. Metaverse ile bir anda yirmi tane sevgili bulup usanınca onların hepsini yok edebilirsiniz. Bunları yaparken hiçbir zaman üretmek, bir şeyleri yapmak gibi şeylerle uğraşmazsınız. Sizin göreviniz sadece tasarlamak ve yapılması, üretilmesi için emirler vermektir.

Kendilerine sağlanan bu sanal özgürlük ile kullanıcılar avunmakta, mutlu olmaktadırlar.
Uyguladığı üretim biçimi doğanın gerçekleriyle uzlaşmaz bir çelişkiye giren kapitalist-emperyalist sistem bütün dünyada sultasını, hegemonyasını sürdürebilmek için bu yeni buluşa adeta bir can simidi gibi sarılmaktadır.
Ancak görülen düşlerin ve yaratılan sanal dünyaların şişirdiği balonların eceli somut gerçeğin iğne kadar küçücük bir darbesiyle patlar, un ufak olur gider.
Yapılması gereken konuğu olduğumuz bu kısa hayatın, kucağında varlığımızı sürdürdüğümüz bu doğanın kıymetini bilmek, onunla dost olmaktır. Doğanın ve yaşamın bu somut güzelliğini göz ardı edip yaşam sonrası cennet- cehennem metaforları ile ya da saçma sapan rüyalarla, hülyalarla, kurgusal evrenlerle bu insanları aldatmamak, kandırmamak, dünyalarını karartmamak gerekir.
17.08.2023

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.