14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ

 

14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ

Her yılın bir gününü tıp bayramı olarak kutladığımıza göre buna ihtiyacımız var demektir. Yine sık sık Hipokrat Yeminine vurgu yaptığımıza göre buna da ihtiyaç duyuyoruz demektir.

Tıp bilimi Eski Mısır’da, Akdeniz’in 800 km. kadar güneyinde, Nil nehrinin doğusunda kalan ve bu gün Luxor kentinin bulunduğu yerde, Thebes veya Teb (Grekçe: Θῆβαι) adıyla kurulmuş bir kentte doğdu diyebiliriz. Tıp mesleği Teb kentinde şekillenmeye başlamış. Kentin simgesi ise bu gün Tıp mesleğinin sembolü olan birbirine sarılmış iki yılan ve bir kâsedir.

Bugün dilimizdeki Tıp kelimesinin kökeni de Teb kentinin adından gelmektedir. Teb Arapçaya (tibb-tbb) ve Aramca’ya (tebba) da girmiştir. Arapçadan da dilimize Tıp olarak evrilmiştir. Dilimize yerleşmiş olan tıbbiye, tıbbi, tabip, etıbba, tababet gibi sözcüklerin de kaynağı Teb’tir.

Daha sonraki yüzyıllarda Hellas’lılar bu mesleğe katkılarda bulunmuşlardır. Bugünkü Yunanistan’da bulunan Tebai kenti de yine bu Teb kentine yollamada bulunularak inşa edilmiştir. Anadolu-Yunan Mitolojisinin önemli figürlerinden birisi de Sağlık Tanrısı Asklepios’tur. Ayağına sarılmış bir yılanla temsil edilir.
Asklepios adına tapınaklar yapılmış, eskinin insanları buralarda hastalıklarına şifalar aramışlardır. En önemli tapınaklardan birisi de Ege bölgemizde (Pergamon) Bergama ilçemiz sınırları içinde M.Ö. 4. Yüzyılda kurulmuş görkemli Asklepion’ dur. Pergamon eczacılık mesleğinin babası sayılan Galenos’un da memleketidir.

Asklepios mitolojide tek başına değildir. Karısı Epione (Yunanca: Ἠπιόνη) ağrı yatıştırma tanrıçasıdır. Tanrıçanın adı da buradan gelir. Homeros’un İlyada’sında adı geçen ünlü doktorlar Machaon ve Podalirius’un de annesi olabileceği kimi kaynaklarda anlatılmaktadır.
Asklepios ile Epione’nin kızlarından birinin adı evrensel çare tanrıçası Panacea’dır. Her derde deva, tüm hastalıkları iyileştiren ve yaşamı süresiz olarak uzattığına inanılan bir güç sahibidir.

Asklepios ile Epione’nin bir başka kızının adı da Hygieia’dır. (Fransızca: Hygiène) Yunan ve Roma mitolojisinde de adı Hygieia (Ὑγιεία) veya Hygeia (Ὑγεία) olarak geçmektedir. Sağlık ve temizlik tanrıçasıdır. Bu gün hygiène veya hijyen olarak bildiğimiz kavramın kökeni bu tanrıçadır. Babasının iyileştirmeye yönelik mitolojik görevini Hygieia koruma yönüyle gerçekleştirmektedir.

Ankara’da bulunan Hıfzısıhha Enstitüsünün sözcük olarak anlamı da sağlığın korunmasıdır. Bilindiği gibi bu enstitü ülkemizde 2011 yılına kadar ihtiyaç duyduğumuz aşıları üretmiş ve fazlasını da yurt dışına ihraç etmiştir. Çalışmasına son verildiği için 2020 yılında Coronavirus Pandemisi sırasında virüs aşışı yurt dışından ithal etmek zorunda kaldık. Enstitü 85 yıla varan çalışma süresince ülkemizde kol gezen, sıtma, verem, trahom, kızıl, kızamık, tifo başta olmak üzere birçok hastalığın kökünün kazınmasında olağanüstü görevler yapmıştır. Daha fazla ayrıntıya gerek yok ama bu binanın yapıldığı tarihte Ankara’da henüz Genel Kurmay Başkanlığının bir binası yokmuş. Genel Kurmay binası daha sonra yaptırılmış. Yani sağlık konusu savunma konusundan önce düşünülmüş.

Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış olan bu binanın tasarımı Theodor Jost’a ait. Hıfzısıhha Enstitüsü Bakteriyoloji Binası’nı “iki kollu ve art deco tarzı tek katlı bir yapı” olarak tanımlayan mimar Nicolai, orta bölümde, kapı üzerindeki dışbükey duvara bir kabartma yerleştirmiş. Bu kabartma sağlığın korunmasını üstlenen, mitolojide Asklepios’un kızı olarak bilinen tanrıça Hygiène’ i simgelemektedir. Kabartma Avusturyalı heykeltıraş Wilhelm Frass’a (1927) aittir.
Kabartmada Hygenia’nın sol koluna dolanmış bir yılan ve yılanın zehrini akıttığı bir kâse görülmektedir.

Mitolojiden yaşanan tarihe geçersek, hekim Hipokrates de Bodrum açıklarındaki Kos adasında doğmuş, büyümüş ve mesleğini burada icra etmiştir. Kos adasını ziyaret edenlerin anımsayacakları gibi orada kent meydanında bulunan bir ulu çınarın altında Hipokrat öğrencilerine ders verirmiş. Bunu Kos adasında sıkça duyarsınız.

Hipokrat’ı günümüze taşıyan en önemli şeylerden biriside hiç kuşkusuz Hipokrat Yemini’ dir. Hipokrat onca işi arasında öğrencilerine bu yemini yaptırdığına göre böyle bir şeye ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Demek ki; hekim Hipokrates o çağlarda da liyakat ve özveriyle çalışan doktorlara karşın insanları iyileştireceği iddiası ile bilime, bilgiye değil de büyüye ve başkaca hiçbir çağdaş dayanağı bulunmayan uygulamalara karşı toplumu uyarmak istemiştir. Öte yandan mesleğini iyi niyet kurallarının dışında kullanacaklara karşı, geçerliği günümüze kadar hiç eskimeden koruyan etik kurallar koymuş insanları ve öğrencilerini bu konularda bilgilendirmiş, eğitmiştir.

Benzer şekilde toplumda Hukukun Üstünlüğü, Güçler Ayrılığı, Bağımsız Yargı, Tarafsız Yargı ve Yargıç Güvencesi gibi kavramlar sık sık gündemimize geliyorsa bu kavramların temsil ettiği konulara da toplumca ihtiyaç duyuyoruz demektir.

İstenen o dur ki; bu kavramlar toplum vicdanında kök salmış olsun, sık sık gündeme gelip tartışılmasına ihtiyaç duyulmasın.

Dünyada çok önemli iki kapı vardır. Biri hekim kapısı ötekisi hâkim kapısı. İkisi de soğuk kapılardır. Hiç kimsenin bu kapılara muhtaç olmamasını ve bu kapıların yokluğunu da hissetmemesini dilerim. Çünkü bu kapılar korkulduğundan çok güven ile sığındığımız, yardımını bizden esirgemeyeceğine inandığımız kapılardır.

2022 yılının Mart ayına geldiğimizde hekimlerimiz, eczacılarımız ve tüm sağlık çalışanlarımız çalışma koşullarından, iş güvencesizliğinden, ücret yetersizliğinden ve sağlıkta yaratılan şiddet uygulamalarından şikâyetçidirler. Özellikle salgın döneminde canla, başla, özveriyle çalışan sağlık çalışanlarımızın tüm sorunlarının çözülmesini dileriz. Onlar üç gün süreyle iş bırakma eylemine girişiyorlarsa konu ciddidir. Eğer doktorlarımız ülkemiz sınırları içinde uygun çalışma koşulları bulamayıp yurt dışına çıkmak zorunda kalıyorlarsa konu ciddidir. Konunun bu ciddiyetini görüp çözüm üretecek yöneticilerden bir karar ve eylem bekliyoruz.

Meraklısı için Hipokrat yemininin özgün ve zaman içinde değişmiş şekli de budur:
Hipokrat Andı

Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının mesleklerini onurla uygulayacaklarına dair tarih boyunca ettikleri yemindir.

Antik çağda yaşamış ve Batı tıbbının kurucusu olduğu kabul edilen Hippokrates ya da onun öğrencilerinden birisi tarafından yazıldığı kabul edilir.

Özgün metin

« Ὄμνυμι Ἀπόλλωνα ἰητρὸν καὶ Ἀσκληπιὸν καὶ Ὑγείαν καὶ Πανάκειαν καὶ θεοὺς πάντας τε καὶ πάσας, ἵστορας ποιεύμενος, ἐπιτελέα ποιήσειν κατὰ δύναμιν καὶ κρίσιν ἐμὴν ὅρκον τόνδε καὶ συγγραφὴν τήνδε‧

ἡγήσεσθαι μὲν τὸν διδάξαντά με τὴν τέχνην ταύτην ἴσα γενέτῃσιν ἐμοῖς, καὶ βίου κοινώσεσθαι, καὶ χρεῶν χρηί̈ζοντι μετάδοσιν ποιήσεσθαι, καὶ γένος τὸ ἐξ αὐτοῦ ἀδελφοῖς ἴσον ἐπικρινεῖν ἄρρεσι, καὶ διδάξειν τὴν τέχνην ταύτην, ἢν χρηί̈ζωσι μανθάνειν, ἄνευ μισθοῦ καὶ συγγραφῆς, παραγγελίης τε καὶ ἀκροήσιος καὶ τῆς λοίπης ἁπάσης μαθήσιος μετάδοσιν ποιήσεσθαι υἱοῖς τε ἐμοῖς καὶ τοῖς τοῦ ἐμὲ διδάξαντος, καὶ μαθητῇσι συγγεγραμμένοις τε καὶ ὡρκισμένοις νόμῳ ἰητρικῷ, ἄλλῳ δὲ οὐδενί.

διαιτήμασί τε χρήσομαι ἐπ’ ὠφελείῃ καμνόντων κατὰ δύναμιν καὶ κρίσιν ἐμήν, ἐπὶ δηλήσει δὲ καὶ ἀδικίῃ εἴρξειν.

οὐ δώσω δὲ οὐδὲ φάρμακον οὐδενὶ αἰτηθεὶς θανάσιμον, οὐδὲ ὑφηγήσομαι συμβουλίην τοιήνδε‧ ὁμοίως δὲ οὐδὲ γυναικὶ πεσσὸν φθόριον δώσω. ἁγνῶς δὲ καὶ ὁσίως διατηρήσω βίον τὸν ἐμὸν καὶ τέχνην τὴν ἐμήν.

οὐ τεμέω δὲ οὐδὲ μὴν λιθιῶντας, ἐκχωρήσω δὲ ἐργάτῃσι ἀνδράσι πρήξιος τῆσδε.

ἐς οἰκίας δὲ ὁκόσας ἂν ἐσίω, ἐσελεύσομαι ἐπ’ ὠφελείῃ καμνόντων, ἐκτὸς ἐὼν πάσης ἀδικίης ἑκουσίης καὶ φθορίης, τῆς τε ἄλλης καὶ ἀφροδισίων ἔργων ἐπί τε γυναικείων σωμάτων καὶ ἀνδρῴων, ἐλευθέρων τε καὶ δούλων.

ἃ δ’ ἂν ἐν θεραπείῃ ἢ ἴδω ἢ ἀκούσω, ἢ καὶ ἄνευ θεραπείης κατὰ βίον ἀνθρώπων, ἃ μὴ χρή ποτε ἐκλαλεῖσθαι ἔξω, σιγήσομαι, ἄρρητα ἡγεύμενος εἶναι τὰ τοιαῦτα.

ὅρκον μὲν οὖν μοι τόνδε ἐπιτελέα ποιέοντι, καὶ μὴ συγχέοντι, εἴη ἐπαύρασθαι καὶ βίου καὶ τέχνης δοξαζομένῳ παρὰ πᾶσιν ἀνθρώποις ἐς τὸν αἰεὶ χρόνον‧ παραβαίνοντι δὲ καὶ ἐπιορκέοντι, τἀναντία τούτων. »

————-

 

Çevirisi

Hekim, Apollon, Asklepios, Higiya, Panacea üzerine ve bütün tanrı ve tanrıçaların huzurunda yemin ederim ki; yeteneğim ve gücüm elverdiğince bu ant ve sözlerimi tutacağım:

Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım, ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşim gibi bakacağım ve öğrenmek isterlerse bu sanatı ücretsiz öğreteceğim; ilaç reçetelerini, sözlü bilgileri ve diğer bilgileri sadece ve sadece kendi evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekimlik kurallarına uygun sözleşmeyle bağlı ve ant içmişlere öğreteceğim.

Yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim.

İsteyen hiç kimseye öldürücü bir eczayı ne vereceğim ne de bunu tavsiye edeceğim; benzer şekilde, bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim.

Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım.

İç organlarındaki taşı keserek almayı, hastalığı çok açık olan hastalarda bile, işin ehli olan (cerrah) lara bırakacağım.

Hangi eve girersem gireyim, bütün kasıtlı kötülük ve sui istimallerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan kaçınarak, sadece hastaya yardım için gireceğim.

Gerek sanatımın icrası sırasında gerekse insanlarla gündelik ilişkideyken edindiğim bilgileri ortalığa saçmayacağım, bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.

Bu yemine sadık kalırsam hayatımı ve mesleki uygulamalarımı insanların tümünden ve her zaman saygı görerek mutlulukla sürdüreyim, ama ona ihanet eder ya da çiğnersem tam tersini yaşayayım.

————–

Günümüzdeki kullanımı

Özgün metin zaman içinde defalarca değişikliğe uğramıştır. Hipokrat dönemindeki özgün metinde tıp tanrısı Asklepios üzerine yemin edilirken, günümüzde kutsal inançlar ya da namus ve şeref üzerine yemin edilmektedir.

Türkiye’deki tıp fakültelerinin mezuniyet törenlerinde kullanılan en yaygın metin şöyledir:

Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhinde kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlük ve onurla yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.

Ali Can Polat
14.03.2022

 

Yorum bırakın:

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.