TAKDİREN – TEŞDİDEN – TAHFİFEN
Konumuzla ilgisini göz önünde tutarak Arapçadan dilimize girmiş olan ve bir hayli yaygın kullanımı bulunan takdir etme eylemini bir şeyin kadrini, kıymetini bilme, değerlendirme olarak tanımlayabiliriz. Yargıcın yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin hangi ceza kuralına aykırılık oluşturduğunu belirlemesi cezanın tayinidir. Kuralda suç sayılan eyleme göre cezanın yazılı alt ve üst sınırlar arasında ne olduğunun gösterilmesi ise cezanın takdiridir.
Teşdit Arapça şiddet, şedit sözcüklerinden yararlanılarak alınan bir sözcük olup şiddetlendirme, kuvvetlendirme, miktarını, gücünü artırma anlamlarına gelmektedir. Hukuk dilinde hükmedilen temel cezanın gerektirici nedenlerle artırılması demektir. Teşdiden teşdit edilerek, artırılarak anlamlarına kullanılmaktadır.
Tahfifen ise yine Arapça χff kökünden gelen taχfīf تخفيف z hafifletme sözcüğünden alınmadır. Hafifletme işlemi yapılarak anlamına kullanılmaktadır.
Hukuk literatürümüzde ve yasalarımızda eskiden teşdit ve tahfif sözleri sıklıkla kullanılırken şimdi bunların yerine herkesin kolayca anlayabileceği artırma veya indirme gibi sözcükler kullanılmaktadır.
Yargıç gerek hukuk ve gerekse ceza davalarında takdir hak ve yetkisini belirli nesnel koşullara göre kullanır. Yargıca bu konuda öznel, sübjektif bir hak tanınmamıştır. Ayrıca yargıç takdir hakkını kullanırken dayandığı gerekçeleri de kararında açıkça göstermekle yükümlüdür.
Bu konudaki ceza hukuku kurallarımız:
Sanığa verilecek temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler 5237 sayılı TCK’ nın 61. maddesinde gösterilmiştir.
Madde 61: (1) Hâkim somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g)Failin güttüğü amaç ve saiki, göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
(2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirtilen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
(6) Hapis cezasının süresi, gün, ay, ve yıl hesabıyla belirlenir.
…..
(7) Kanunda açıkça yazılı olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir ve ne de değiştirilebilir.
Takdiri indirim nedenleri:
Madde 62-(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine müebbet hapis, müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların beşte birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir.
Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.
Bu konunun gündeme gelmesinin nedeni kuşkusuz, TCK 299. maddesine göre bugün verilmiş olan bir karardır. Bu nedenlerle 299. madde metnini de buraya almakta yarar vardır.
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299-(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi halinde, altıda biri, basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Adı geçen sanığın eyleminin eleştiri veya bir olayı anlatmada sıradan bir atasözünün yinelenmesinden ibaret olup olmadığı ve anılan madde kapsamına girip girmediği konularında bir hukukçu olarak elbette söyleyebileceğimiz çok şey vardır. Ancak bunların tartışmasına girmenin yeri burası değildir.
Sanığın eyleminin aykırılık oluşturduğu iddia edilen yasa maddesinde (299/1) yazılı cezanın alt sınırı 1 yıl ve üst sınırı da 4 yıldır. Yargıç cezayı takdir ve teşdit haklarını kullanarak 2 yıl olarak belirlemiştir. Sonra bu cezayı aynı maddenin (299/2) fıkrasına göre 1/6 oranında artırarak sanığın 2 yıl 4 ay süreli bir ceza ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
*Kararda ayrıca TCK 43. maddesine göre zincirleme bir eylem söz konusu olmadığını göz önünde bulundurarak bir artırma yapılmasına yer olmadığına hükmedilmiştir.
*Kararda TCK 62. maddesine göre sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve duruşma sırasındaki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkilerini değerlendirilmiş ve lehine bir indirim yapılmamasına da hükmedilmiştir.
*Bunlardan başka TCK’nın 50. maddesine göre adli para cezası ve diğer hafifletici nedenler ile birlikte kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların uygulanmasına yer olmadığı,
*TCK’nın 51. maddesine göre de hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığı, kanaatine varılarak
*CMK’ nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına hükmediliştir.
Mahkeme yine kararında gösterildiği şekilde cezanın infazına ilişkin açıklamalarda bulunmuştur.
*Son olarak bu karar ve dosya sanığın 7 gün içinde istemi üzerine istinaf mahkemesine gönderilecek ve orada hükümlünün itiraz ve savunmaları değerlendirilecektir.
Bu kısa değerlendirmemizde hükmün yerindeliği veya haklı ya da haksızlığı değil bu karar nedeniyle takdir, teşdit ve tahfif gibi kavramların köken ve anlamları üzerinde durduk.
Hukuk dilimizde birçok mesleklerde olduğu gibi günlük konuşma diliyle kolayca anlaşılamayan buna benzer birçok terim vardır. Yeri geldiğinde onlara da değinebiliriz.
Ali Can Polat
11.03.2022