AYLAK ADAMIN AYAK İZLERİ
Bir adım bir adım daha, etrafına ışıltılar saçıyordun. Kimileri bakınca gözleri kamaşıyordu. Kimileri ise kendi halinde, kolundan tutsan seni görmüyorlardı bile, bir telaş sanki bir yerlere, bir şeylere yetişmek ister gibiydiler, rap rap koşturuyorlardı.
Sen yürüyordun, sonra arkana baktın. Aralıklarla dizilmiş iki sıra ayak izi. Sanki sonsuzdan gelmiş gibiydiler, başlangıç noktasını göremiyordun. Dünü, dünden önceki günü hiç anımsamıyordun, anımsayamıyordun. Gözlerini öne çevirdin, hiç iz yoktu. Arkandaki izleri düşündün ve bunların hepsi benim dedin. Az sonrakiler de senin olacaktı. Olacaklar olmuş olanlar kadar güzel olacaklarmı diye düşündün. Yeni bir adım daha atma cesaretini bulamadın. Tekrar başını çevirdin iki sıra ayak izleri uzayıp sana doğru gelmişti.
Sen yürüyordun, sonra arkana baktın. Aralıklarla dizilmiş iki sıra ayak izi. Sanki sonsuzdan gelmiş gibiydiler, başlangıç noktasını göremiyordun. Dünü, dünden önceki günü hiç anımsamıyordun, anımsayamıyordun. Gözlerini öne çevirdin, hiç iz yoktu. Arkandaki izleri düşündün ve bunların hepsi benim dedin. Az sonrakiler de senin olacaktı. Olacaklar olmuş olanlar kadar güzel olacaklarmı diye düşündün. Yeni bir adım daha atma cesaretini bulamadın. Tekrar başını çevirdin iki sıra ayak izleri uzayıp sana doğru gelmişti.
Öncekiler ve sonrakiler…
Belki bir rüzgar, belki denizden gelen bir dalga ve sonra her iki taraftakiler silinip gidecekler, ayak numarası bir eksik bir fazla silinip gidecek. Seni, senin ayak izlerini hiç kimse anımsamayacak. Hepsi, her şey bir varmış, bir yokmuş olacak. Birileri belki masal kıvamında anlatacak. Çoğu ruhsuz anlamsız sözcükler dizilecekler…