YUNANİSTAN VE GÜNEY KIBRIS’IN YÜZÜNÜ GÜLDÜREN, TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS’I HÜSRANA UĞRATAN TURİZM
BİRİ HALKINI, ÜLKESİNİ VE İNSANI SEVEN, SAYAN DİĞERİ PARAYI VE YIKICI BENCİLLİĞİ SEVEN, ONA TAPAN İKİ ANLAYIŞ.
Patronlara değil topluma kazandıran turizm!
E-posta: cenk@mutluyakali.com
26 Temmuz 2023
Patronlara değil topluma kazandıran turizm!
Sizlere, Kıbrıs’ın güneyinden bir yeri, Protaras’ı anlatacağım.Bir turizm şehri nasıl yaratılır, gördüm, öykündüm.Adanın kuzeyine bakarak, burada başarılamayan, orada nasıl başarıldı, çok daha çok daha iyi kavradım.Turizm hileyle olmaz, memleket sevgisi ister önce…Yüzlerce otel var, sahil boyunca…Kumsalda binlerce insan…Tek bir otel bile plajın “sahibi” değil!Özel mülkiyete dönüştürülmedi denizler…Kumsallar herkesin, şölen gibi…Turistler de aileler de işçiler de herkes birlikte kullanıyor plajları…Kimse de bitlenmiyor, iğrenmiyor, eksilmiyor… Yürüyüş yoluyla ayrılan plajOtellerle plaj arasında ahşap yürüyüş yolu var, kıyı boyunca uzanıyor, kimi yerlerde taş yollara bağlanıyor, özel mülkiyetle kamusal alanı birbirinden ayırıyor. Plajdan belediye sorumlu, oteller değil… Cankurtaran kuleleri, görevliler, duşlar, şemsiyeler, şezlonglar, hepsi belediyenin yönetiminde… Kumsalda kurulu stantlar yerli üreticilere gelir imkanı yaratıyor. Yabancı turist de memnun bu geleneksel dokudan, yerellikten…Otel müşterisi de basamakları iniyor, herkes gibi plaja yürüyor, giriyor, serinliyor, oteline geri dönüyor. Hem şehirden ulaşmak mümkün kumsala, onlarca ayrı girişi var, halkın erişimine açık, hem de otellerden… Oteller çok yıldızlı diye kıyıları halktan ayırmıyor, kendi mülküne geçirmiyor, kapsamıyor. Başarı öyküsü: Kişiler değil ülke kazanıyorKıbrıslı Rum toplumu savaşın yitirenidir.150’yi aşkın otelini kaybetmiştir, en parlak sahil kasabalarını, Girne’yi, Karpaz’ı, Maraş’ı…Yeniden tasarladılar, çok daha iyisini yaptılar şimdi…Kıbrıslı Rum toplumu savaşın yitirenidir, Kıbrıslı Türkler ise ganimetçisi…O yanda yeniden yaratıldı ne kaybedilmişse, bu yanda hazır bulunanlar üleşildi, çürütüldü, batırıldı.Temel fark şu: 1974 düzeni kuzeyde seçili bireyleri ihya etti, güneyde ise gelişme, yatırım, üretim topluma yayıldı. Casino yokVarosha yani Maraş’ta 45 otel ve 60 apartman tipi otel bulunuyordu.Tümü “savaş esiri” oldu.İşte hem Ay Napa hem de Protaras, Maraş’a alternatif olarak yaratıldı.Protoras, Ayia Napa’ya göre daha sessiz ve güvenli…Ay Napa çok daha çılgın, gürültülü, uçuk…İkisi de turist kaynıyor.Protoras’a Kıbrıslı aileler de gidiyor fazlaca…Adanın kuzeyine bir senede gelen toplam turistten daha fazlasını bu iki şehir ağırlıyor.Ve dikkat: Casino yok!Hani diyorlar ya “kumarhane olmadan olmaz…”Yalnızca sahiplerine kazandıran bu büyük turizm yalanı yerine, ülkenin bütününe kazandıran, esnafın yüzünü güldüren, üretimi ve yerel istihdamı geliştiren, toplumcu bir turizm stratejisi izlenmiş, gerçek bir katma değer yaratılmış. Cafeler, barlar, restoranlar, seyyar satıcılar, el emeğini pazarlayanlar, yerli üretim stantları ve insan kaynıyor şehir… Yarım saatte bir otobüsler geliyor, modern, pırıl pırıl… Olağanüstü kalabalığa rağmen tertemiz kaldırımlar.Kıbrıslı Rum uzmanlar yine de Protaras ve Ay Napa’dan çok daha fazlasını bekliyor, hizmet kalitesini tartışıyor, yerel yönetime destek istiyor, acenteler, havayolları, kurvaziyer şirketleri ile iletişimin güçlendirilmesini öne çıkarıyor.Kıbrıs’ın güneyinde turist sayısının bu yıl 4 milyonu aşması bekleniyor ki bunların hiçbiri ruletle, pokerle, işgal edilmiş sahillerle başarılmıyor. Denizler parsellenmiyor otel sahiplerine… Kıyılar dağıtılmıyor… Turizm ülkeye kazandırıyor. Kaynak: Patronlara değil topluma kazandıran turizm!
Cenk Mutluyakalı