Antidemokratik, monarşik, faşist, teokratik, despotik bir hareketin başarısı kendi gücünden değil karşısındaki güçlerin aymazlıklarından, kendi güçlerinin farkında ve bilincinde olamayışlarından, bir şey olmaz, bana ne, bana zararı yok ya deyişlerinden, bir ben ne yapabilirim tembelliklerinden, el ile gelen düğün bayram deyişlerinden, aman sendeciliklerinden, umursamazlıklarından
vurdumduymazlıklarından, korkaklıklarından, konformizmden kaynaklanır ve güç alır, sonuca ulaşır. Kısa vadeli, sözüm ona çözümler, ucuz kişisel çıkarlar hiçbirimizi kandırmasın.
Teker teker karşı çıkarsak hiç kuşkusuz lokma lokma yutuluruz. Birleşirsek, bir olursak, güçlerimizi bir yerde toplarsak onların bizi yemek yutmak bir yana yanımıza bile yanaşabilmeleri mümkün olamaz.
İş işten geçmeden, son çıkışı kaçırmadan hepimiz düşünmeliyiz. Son pişmanlık para etmez, etmediğini tarih bize söylüyor.
Bir şeye karar vermemiz zorunludur. Ya aklımızla, beynimizin bize verdiği insan onurumuzla özgürce yaşayacağız veya kendi özgü
rlüğümüzün bilincinde olmadan, kimliksiz, kişiliksiz bir sürünün parçası olarak bu dünyadaki doğal misafirliğimizi tüketeceğiz.
Sürü psikolojisine uyanların, katılanların gideceği yer bellidir.
Rüzgârın peşinden sürüklenmek istemiyorsak kışkırtılan duygularımızla değil aklımızla hareket edelim.
Toplumda her türden beklentinin birer birer boşa çıkmasının nedeni umudu kesmek, teslim olmaktır. Siz, biz, hepimiz umudumuzu kaybetmedikçe onların kazanması mümkün değildir.
Umuda sarılalım, karanlık içinde yakacağımız her mum yolumuzu biraz daha aydınlatacaktır.
Karanlıktan yakınmak çözüm değildir. Çözüm karanlığı yenmek için aydınlığı çoğaltmak, umutlarımızı ve güçlerimizi birleştirmektir.
Unutmayalım veya Hannibal’in sözünü anımsayalım. Karanlığı yırtıp atmak için güneşi tutup kulağından getireceğiz. Güneş gelmiyorsa biz yeni bir güneş yaratacağız.